Sena Nur Gür

Her şeyi daha hızlı, tek boyutlu, yüzeysel ve tüketim amaçlı kullanan bir insanlık hali, gerçekliği sanal bir imaja çevirmekte ve doğal-insani bir varoluş halinin imkanlarını ortadan kaldırmaktadır. Kültür, medeniyet, tarih ve toplum kavramları da bu süreçten payını almakta ve gerçeklik ile icat edilmiş suretler arasında gidip gelmektedir. Hiper-realite çağında neyin kültür, medeniyet yahut toplum olduğuna karar vermek de giderek imkânsız hale gelmektedir. Gününün büyük bölümünü imajlar ve “bildirimler” dünyasında yaşayan bireyler, parçası olduğu gerçekliği -sabahı ve akşamı, kuş seslerini, bulutları, güneşi, atalarının geride bıraktığı eserleri, kutsal metinleri, mabetleri vs.- aracısız ve doğrudan tecrübe etme imkânını yitirmektedir. İnsan, tarih, toplum, kültür ve medeniyet adına sahip olduğumuz her şey giderek ekranlarda bir imaj, resim, suret, temsil, avatar, sembol, emoji vs. haline gelmekte ve sanal gerçekliğin tek boyutlu dünyasına indirgenmektedir.
Reklam
“Bilim, teknoloji ve sanayi modern Batı’da ortaya çıktığından, Batılı olmayan toplumlar medenileşmek için Batılılaşma yolunu seçmek zorundaydı. Böylece medeniyet kavramı Avrupa-merkezciliği ve Avrupa sömürgeciliğini meşrulaştırmak için elverişli bir araç olarak kullanıldı.”
“Kendine demokrat, başkalarına barbar bir tutum sergileyen 19. yüzyıl Avrupa devletleri, maddi medeniyet imkanlarından yoksun ama belki de dünyanın en medeni-insani topluluklarını köleleştirirken, bunu ahlaken ve vicdanen meşrulaştırmak için de medenileştirme kavramına başvuruyordu.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“...Bütün bu sorular onun hiç mi hiç merakını uyandırmıyor, cevapları da onu zerre kadar ilgilendirmiyordu. İstediği şey, eski güzel, rahat, endişesiz ve tekdüze günlere dönmekti. İnsanların dünya karşısındaki kayıtsızlığını da işte tam bu anda kendi zihninde yakaladı ve babasının sözlerine bir anlam vermeyi başardı: Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve safadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı.”
“Bazı şöhretlerin yanıltıcı yanları vardır; bazı büyük generallerin neden bu kadar ünlü oldukları her zaman bilinmez. Turenne, yağmaya izin verdiği için askerleri tarafından çok seviliyordu; göz yumulan kötülük iyiliğin bir parçasını oluşturur; Turenne, Palatinat’yı kan gölüne çevirip ateşe verecek kadar iyiydi.”
Reklam
Geri15
81 öğeden 76 ile 81 arasındakiler gösteriliyor.