Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tasavvufta 4 Kapı
Şeriat beden için, Tarikat kalp için, Hakikât ruh için, Marifet Hakk içindir.
Sayfa 109Kitabı okudu
Ebû Said el-Harrâz [kuddise sirruh] şöyle demiştir: “Zâhiri hükümlere aykırı olan her bâtın bâtıldır." (…) Ey Hakkı isteyen akıllı talib! Bu zatlar, tarikat şeyhlerinin, hakikate ve Allah'a ulaştıran yolun erbabının büyükleridirler. Hepsi şeriatı tazim ederler, bâtıni ilimlerini Muhammedî sîrete ve hanif dinine göre bina ederler. Öyleyse, bilgisizce amel edip duran, maksudun dışına çıkan cahillerin amelleri seni aldatmasın. Onlar ki, tarikat şeyhlerinin yollarından ayrıldıktan, şeriat âlimlerinin yollarından çıktıktan, dosdoğru yoldan başkasına meylettikten ve en güzel şeriattan ayrıldıktan sonra hem fesada uğramışlar, hem fesada sürüklemişler, hem kendileri sapıtmışlar, hem de başkalarını saptırmışlardır. Yazıklar olsun onlara, onlara tabi olanlara ve onların işlerini güzel görenlere! Onlar, abidlere Allah yolunu kapatırlar, hakkı bâtıla karıştırırlar ve bile bile hakkı gizlerler
Sayfa 42
Reklam
Severim ben seni candan içeri Yolum vardır bu erkandan içeri Beni bende demem bende değilim Bir ben vardır bende benden içeri Nereye bakar isem dopdolusun Seni nere koyam benden içeri
ızdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer, ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer, gam karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer, devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer gece gündüz yok olur, an-ı dem adem de geçer bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi, çağlıyan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi? inleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi? çevrilir dest-i kaderle bu şu'unun fili mi, ney susar, mey dökülür, gulgule-i cem de geçer, ibret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan, nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan. niyyet-i hilkatı bul aşk-ı cihan aradan, önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da'vadan utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer. ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe, süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre cahilin korku kokan defterini tanrı düre! ma'rifet mahkemesinde verilen hükme göre, cennet iflas eder, efsane-i adem de geçer. serseri neyzen'in aşkınla kulak ver sözüne, girmemiştir bu avalim, bu bedyi' gözüne. cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne. pir olur sakiy-i gül çehre bakılmaz yüzüne, hak olur pir-i mugan, sohbet-i hemdem de geçer. -neyzen tevfik-
Edebifikir

Edebifikir

@edebi_fikir
·
09 Mayıs 18:35
Şairi olmak istediğiniz şiiri alıntılayın.
Şeriat, tarikat yoldur varana...
Yunus Emre
Yunus Emre
Hazretleri 🌹
Kendisinde şerîat, tarikat ve hakikat kemali bulmuştur. Yani onun sözleri güzel ve ahlâkı güzel olmuştur. Zira o kamil: «Şeriat sözlerim, tarîkat fiillerim, hakikat hâllerim,>> hadis-i şerifine uymuştur. Şu hâlde her kimde ki, bu üç alâmet hâsıldır; O, mü'min, arif ve kâmildir. Eğer ikisi bulunursa, mü'min ve âriftir. Eğer biri bulunursa, mü'min ve gâfildir. Eğer hiç biri bulunmazsa, cáhil ve kâhildir. Bütün âlem, bir tek şahıs farzolunmuştur. Bu insân-ı kâmil, onun nûrlu kalbi bulunmuştur.
Reklam
Şeriat der ki: Seninki senin, benimki benim. Tarikat der ki: Seninki senin, benimki de senin. Marifet der ki: Ne benimki var ne seninki. Hakikat der ki: Ne sen varsın, ne ben.
Müthiş
Kur'an-ı Kerim'de dört ırmaktan bahsedilir. Su, süt, şarap, bal ırmakları. Bunların İrfan edildi belirli karşılıkları vardır. 1. Hadislerde su arınmanın ve temizlemenin bir aracı olarak gösterilmiştir. Su tüm varlıklara ayrım gözetmeden sirayet etmiş olan ve Rahman olan Allah'ın Aziz ismiyle örtüştürülmüş bir manevi rızık ve ilimdir. Bu suyun ilim olarak karşılığı ise şeriattir. 2. İrfani yönden sütü ilim olarak tanımlamamız Hz peygamberin bir rüyasına dayanmaktadır. Bu Yasin Hz Peygamber şöyle anlatmaktadır: uykudayken bana bir kadeh süt getirildi. "Ondan öyle içtiğin ve o kadar duydum ki üste kandığımı ta tırnaklarımın ucunda hissettiğim." Bu rüyayı dinleyen sahabeler "sütü ne ile tevil ettin ya Resulullah" diye sorduklarında Hz Peygamber "ilimle" karşısını vermiştir. Fakat bu ilim şeriat/su elinden farklı olarak daha içsel bir ilimdir ve insanın fıtratıyla özel bir ilgisi bulunmaktadır. 3. Irmak olan şarap irfani dilde hakikat ilminin remzidir ve bu ilim kişiye hayretle karışık manevi bir neşe, coşkunluk ve cezbe veren bir ilimdir. 4. 4 Irmak olan bal asel'in musaffa İrfan edildi marifet ilmidir. Bu dört ırmak sirasiyla şeriat, tarikat, hakikat ve marifete denk gelmektedir. Bu terkip bir ilahiyi hatırlatmadı mi? Şeriat, tarikat yoldur varana Hakikat, marifet ondan içerû Buraya kadar sözünü ettiğimiz dört ırmağın Kur'an'da yalnızca Muhammed suresi içerisinde yer alması, bu ırmakların ve ilimlerin kimden kaynaklandığını bize hikmetli bir şekilde vurgulamaktadır.
Hz. Resûlullah'ın kâli, söyledikleri şerîattır, hâli tarîkattır, sırrı ise hakîkattir. O sırra aşina olup şerîatten uzaklaşmamak da mârifettir. (Efendimizin, Mirâc hakîkatinden sonra bile şerîatten uzaklaşmaması...) Gelin görün ki, hem toplum hem de Müslümanlar olarak bu hallerden ve dilden uzaklaşmışız. Dolayısıyla ne Efendimizi, ne şerîatı, ne de tasavvufu anlayabiliyoruz. Şerîat derken el kesmeyi ve recmi (taşlamayı), tasavvuf ve tarîkat derken de bilmem hangi ekolü anlıyoruz. Sanılıyor ki şerîat, tarîkat ve hakîkat birbirinden kopuk kompartımanlardır. Bu yanlış telakkî, biraz da Batılı bir zihne ve eğitime sahip olmaktan doğuyor. Mehmed Zâhid Kotku Efendi'nin anlatıldığı bir kitaba Görünmeyen Üniversite ismi verilmiş. Ne kadar haklı ve doğru bir isimlendirme! Görünmeyen esaslı üniversitelerin kapısından ayrıldığımız günden bu yana zihinlerimiz ve kalplerimiz çoraklaşmıştır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.