Freud’un dinin, dinî tecrübenin veya Tanrı’ya duyulan sevginin kökenlerini cinsel dürtülerde görmesi birçok düşünür tarafından şiddetle eleştirilmiştir. Örneğin Fromm, Freud’un yaptığı gibi, Tanrı’ya olan sevginin, erkek ile kadın arasındaki sevginin, insanların birbirine karşı hissettikleri sevginin veya Mevlânâ’nın, Eckhart’ın mistik yönelimli coşkularının, hayatlarının tek gayesi sermaye yatırımı ve kazanç olan sınıfın ve bunların dar görüşlü insanlarının basit kültürüne indirgenmesini ve ayrıca sevginin yanlış ve ilkel olarak tanımlanmasını büyük bir hata diye değerlendirir. 329 Ayrıca Fromm, Oidipus kompleksinin gerçek hayatta olabileceğini ancak bunun evrenselleştirilebilir olmadığını ve anneye bağlılıkla ilişkisinin zorunlu olarak kurulmasının yanlış olduğunu savunur. 330