Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serra Kuris

duvarları devirin de kül edin betonları ne böyle sınır olsun ne böyle düşmanlıklar
Reklam
"Herkes ölünce ardında bir şeyler bırakmalı, derdi dedem. Bir çocuk, bir kitap, bir tablo, inşa edilmiş bir ev veya duvar, yapılmış bir çift ayakkabı. Veya ekilmiş bir bahçe. Elinin bir şekilde dokunduğu bir şey, öldüğünde ruhunun gideceği bir yer olsun diye; böylece insanlar ektiğin o ağaca veya çiçeğe baktığında, sen orada olursun."
Sayfa 184
"Hepimiz, hepimizin hayatında bir duraktık. Gönlünüze uğramakla ve gönlüme uğramışlığınızla bahtiyarım." dediğinde zamanın sihri, herkesi ve her şeyi ait olduğu yere teslim etmeye hazırlanıyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Arkamda bırakacağım şeylerin hiçbiri bana ölümü korkunç gösterecek kadar mühim değil. Bütün bağlarımdan o kadar temiz sıyrıldım ki.
Ama aşk bedeni terk ettiğinde, hiçbir neden onu artık geri getirmiyordu. Hayat kısa, aşk ondan da kısaydı.
Reklam
Edebiyat, ara sokaklarına girilebildiğinde tadına varılacak, keşfettikçe sevilecek, geçmişin izlerini korumaya çalışırken geleceğini merakla bekleyen sabrı bol, sırrı derin, eskimiş şehirler gibidir.
"Bazen bir rastlantının sizi alıp bana getireceğini hayal ederdim."
Çünkü en yabanıl yalnızlığı yalnızca ihanet ve nefretle beslenen kötü insanların arkadaşlığına yeğliyordum.
İnsanları kendilerine rağmen sevebilirdim. Benim sevgimden ancak insanlıklarından vazgeçerek kurtulabildiler. Ve işte sonunda, istedikleri gibi benim için bir yabancı, bir meçhul, bir hiç olup çıktılar.
Davulun sesini boğabilir, lirin tellerini gevşetebilirsiniz. Ama tarla kuşuna ötmemesini kim emredebilir?
Reklam
"Artık anladım ki, insanlar sadece kendilerine ihtimam göstererek yaşıyor görünseler de gerçekte onları yaşatan tek şey sevgidir."
"İşin içine aşk girdiğinde hiçbir şey, hiçkimse, hiçbir durum o denli gülünç olamaz. Azıyla yetinemediğimiz tek şey aşktır. Ve yeterince veremediğimiz de odur."
Delikanlı uyanınca yüreği ona evrenin ruhunun işlerini anlatmaya başladı. Her mutlu insanın içinde tanrıyı taşıyan insan olduğunu söyledi. Ve tıpkı daha önce simyacının da söylediği gibi mutluluğun, çölün küçük bir kum tanesinde bulunabileceğini söyledi.
Geri dönme isteğini geride bıraktı. Çünkü bir akşam, yüreği ona mutlu olduğunu söylemişti. "Biraz şikayet edecek olursam", diyordu yüreği, "bu yalnızca benim bir insan yüreği olmamdandır ve insanların yürekleri böyle olur. Ulaşmaya laik olmadıklarını ya da ulaşamayacaklarını sandıkları için en büyük düşlerini gerçekleştirmekten korkarlar. Dirilmemek üzere sona ermiş aşklar, olağanüstü olabilecek ama olamayan anlar, keşfedilmesi gereken ama sonsuza dek kumların altında kalan hazineler, daha aklımıza gelir gelmez bizler, yürekler, hemen ölürüz."
"Yüreğimizi neden dinlemeliyiz?", diye sordu mola verdikleri akşam. "Çünkü yüreğin neredeyse hazinen de oradadır."
88 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.