İnsan düşünmeden konuşunca ya da öfkesine kapıldığında söylemek istediğinden başka şeyler çıkıyor ağızından ve bu sözler yanlış hedeflere varıp ilişkileri zedeliyor.
Sevgili Arkadaşlarım,
Gençlere yönelik oldugunu düşündüğüm serinin;sakin ve akıcı bir şekilde ilerleyen ilk kitabıydı.Okurken yormuyor diyebilirim.
Çayınızı,kahvenizi yanınıza alıp keyifli bir şekilde okumanızı temenni ederim.
Bir an gözleri daldı,belli ki babasını düşünüyordu.Annem babasına çok düşkündür.
"Eğer o beni okutmasaydı,ısrarla yönlendirip meslek sahibi yapmasaydı,bugün ben bu boşanmayı gerçekleştirmezdim.Bunca yıldan sonra bir çocukla baba evine sığınmak,o kadar kolay değil."
Gözlerini bana dikerek,"İşte onun için annen olarak birinci ve en önemli görevimin,seni okutup,bir meslek sahibi yapmak olduğuna inanıyorum.Hic kimseye muhtaç olmadan,iki ayağının üstünde dimdik durabilen bir kadın olmanı sağlamak benim şu andaki en büyük amacım."...
Ah,ne olurdu tüm babalar benim Cosby babam gibi olsaydı.Öyle çelişkiler içindeler ki…Bir yandan bizim bir şeyler başarmamızı istiyorlar,öte yandan hamle yapınca önümüzü kesiyorlar.Eğer bir kusur yapmışsak,bunu düzeltmenin yolu azarlamaktan geçmez ki,ne olur güzel güzel konuşsalar,anlatsalar,hoşgörülü olsalar,arkadaş olsalar…. Onlar gençken hiç mi hiç hata yapmadılar,analarının karnından kusursuz mu doğdular?İnsan pek çok şeyi hata yaparak öğrenmez mi?Onların görevi,bizleri kırmadan eğitmek değil mi?
Güldü ama onu daha fazla sıkıştırmadım.Hâlâ ve her daim Olymposluydu,hâlâ Zeus’un oğluydu.Bana müsamaha gösteriliyordu çünkü onu eğlendiriyordum ama eğlencenin ne zaman sona ereceğini bilemezdim.Bir engereğe avucunuzdan yemek yemeyi öğretebilirsiniz ama ısırma arzusunu içinden söküp alamazsınız.