Üçüncü defa oluyordu tanışmamız ama o farkında değildi olsun anlattım ona herşeyi aslında ben de tam olarak tanımıyordum kendisini ama güzel muhabbetlerimiz olmuştu kendisiyle, tartışmayı çok severdi sevdiği insanlarla tartışmayı kesti mi bilin ki unutuldunuz ( :) ).
İnsanlar tarafından hep kıskanılmıştı sanırım doğuştan gelen ayrı bir özellikti, kitap okumak isterdi hep ama sessizliği bulamıyordu birgün aradığı sessizliği bulacaktı mutlaka, müzik dinlemeyi severdi üzülünce konuşmak istemez müziğe koşardı.
Evet birbirimizi fazla tanımıyorduk ama hatrı kalır sohbetlerimiz, tartışmalarımız vardı bence bunlar birbirini tanımaya yeterdi.
~MPnr~
insan bir süreliğine susmalı ve oluşan sessizlikte başka bir öykü anlatıcısının –bir balık, yusufçuk, sansar veya bambunun, bir kedi, orkide veya çakıltaşının– sesine kulak vermeli. arıların roman yazmadığını, örneğin, nereden biliyoruz? tek bir bal peteğini bile okuduk mu? veya balıklardan başlayalım. evrimin nasıl da büyük bir bölümü balıkların sessizliğinde kilitli duruyor, bizden önceki tüm o asırlar boyunca nasıl da çok bilgi biriktirmişler! bu sessizliğin derin, soğuk depolarıdır onlar.