İçinden su akan beldeleri daha bir sıcak ve sevimli buluyorum Dağlım. Bazen bu dere, çay ve ırmakların kenarındaki banklarda saatlerce oturuyorum. Otelde yer ayırtmama rağmen ulu bir caminin gölgesinde, derenin şırıltısını dinlerken… Uyuyup kaldığım zamanlar da oluyor. Hatırlıyorsun değil mi, geceden şehrine inmiş, seni beklemeye başlamış ve şöyle yazmıştım: “Tek kişilik bir hücreyi paylaştık: kalbimize yakındık, ölüme daha yakın! Diz dize, el ele oturur ve masal derdik.” Devamını getirememiş de uykuya yenilirken şunları yazmıştım: “Uyanık kalan, uyuyanın üzerini örter.” Aylar sonra, sen bu satırların devamını yazmış, şöyle demiştin: ”Üzerini örtmesem de uyandırsam seni, bir de kar bastırsa aniden, vursak kalbimizi tenha caddelere, sırrını ifşa eden geceye karşı sussak, yaslansak birbirimize, ağlasak.”