Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sahte Alıntılar
Oğuz Atay
Oğuz Atay
'a ATFEDİLEN SAHTE ALINTILAR. BUNLAR
Oğuz Atay
Oğuz Atay
'a AİT DEĞİLDİR... #Biliyor musun Olric Neyi efendimiz? Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı. Neden efendimiz? Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim?
Galiba asıl korkumuz sevmek degil. Onun arkasına gizlediğimiz sevilmemek korkusu.
Reklam
Necip Fazıl Kısakürek bu neslin geleceğini yıllar öncesinden sezmiş ve onu şöyle tarif etmiştir: "Yeni bir nesil geldi, üst üste binenlerden, Göğe çıkayım derken, çukura inenlerden..."
" Şimdi dünya herkesten yapılmış bir gönül yorgunluğu '
“Gönül yorgunluğu ne,biliyor musun? Gökte yıldızın kalmıyor. Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor. Dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun. Ne biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun. …
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bazı şehirler soğuk, bazı cümleler eksik, bazı hikâyeler yarım..
Kalem elimde önümdeki boş kağıda uzun uzun baktım bilmem kaç dakika.. İnanılmaz yazmak istedim ama nereden nasıl başlamalıyım bilemedim. Kitap beni böldü, çarptı, vurdu geçti.. İçimde bir yerlerde donmuş kalmış buzlarımı eritti. Deli gibi akan sıcacık kanımı dondurdu. İlk öyküde; aşkı hiç tanımamış, içinde kalan duygular yüzünden çürümüş, sinmiş, kendi içine dönmüş, sevmeyi asla bilememiş öğrenememiş bir erkeğin hikâyesi yaktı içimi. Bir sonrakin de; anne baba sevgisinden mahrum kalan, sevgisiz büyümüş bir çocukluğun getirdiği sevmek ve sevilmek arzusu ile yanan bir erkeğin hüzünlü hikâyesi. Sonra çok sevmiş ama bitmeyen yarım kalan Mikail'in hikâyesi şaşırttı. "Kırmızı Azap" öyküsü için cümle bile kuramıyorum. Ahhh "Kaybetme Korkusu" boğazımda düğümlenen bir hıçkırık. Öyle bir hıçkırık ki hıçkırığımın hıçı "kırık".. Vee kanımı donduran Fehime'nin hikâyesi analığımdan, insanlığımdan vurdu beni. Abartmıyorum böğüre böğüre ağladım. Velhasıl; Tunç yine beni sağlı sollu bir yumrukladı, sarstı, bi' uyan bakalım kendine gel azıcık, dedi bu kısacık ama muazzam etkili kitabı ile.. Bilenler bilir Emine her Ayfer Tunç kitabından sonra: " Bu hatun fatura yazsa okurum" der ;)
Kırmızı Azap
Kırmızı AzapAyfer Tunç · Can Yayınları · 2021878 okunma
724 syf.
·
Puan vermedi
Diğerlerinden farklı olan, ama farklı olmak istemeyen, herkes gibi olmak için çabalayan ama başaramayan Selim Işık ve en yakın arkadaşı olan Turgut Özben'in dünyalarını anlatan, ruhsal çözümlemeler ve düşüncelerle dolu bir roman. - Neden bilmiyorum ama bu kitaba hak ettiği yorumu yapamayacağım korkusu var içimde. Kitabı uzun zamandır kütüphanede okuyucudan gelmesini beklemiştim ve beklediğime değdi. Fazlasıyla ağır olan, ama kelimeler ve sayfalar su gibi akıp giden bir kitap Tutunamayanlar. İlk sayfaları her ne kadar güzel gitse de, ortaları bana biraz sıkıcı geldi. Ama yine de bırakmadım. Bırakmak istemedim çünkü Turgut Özben'in, Olric'in ve Selim Işık'ın dünyasında kendimi fazlasıyla buldum. Ama hiç bir zaman kitaptaki karakterle tam olarak kendimi benimsetmedim. Onların dünyası, kişilikleri bana ağır gelirdi ve altında ezilirdim. Selim'in bu dünyaya ait olmayan güzel düşünceleri, naifliği, insan oluşu beni fazlasıyla büyüledi. Kitapta fazlasıyla altı çizilesi yerler vardı ve bende kütüphaneden aldığım için pos-it yapıştırdım. Ama sonra çok fazla yerler olunca oluruna bıraktım ve sadece okumaya verdim kendimi. Goethe; “Dünya, hassas kalpler için bir cehennemdir.” diyor ve benim aklıma Selim Işık geliyor. Bu bir tesadüf olamaz, olmamalı çünkü Goethe bu sözü Selim'e ithafen yazmış olmalı. Yazmadıysa bile ben Selim'e ithaf ediyorum! "Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz. İşin içine bir kere acıma girerse, ondan bir daha kurtulamamaktan korkuyoruz." Selim korkmamak istiyordu. Sevmek, bağlanmak, aşık olmak ve yaşamak istiyordu. Kendisi değil, herkes gibi olmak, tutunmak istiyordu.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,6bin okunma
Reklam
Cemal Süreya Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa. Şems-i Tebrizi Düzenim bozulur, Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Oğuz Atay adına sahte alıntılarla mücadele kılavuzu
⭕ Oğuz Atay adına Sahte Alıntılar derlemesi❗ Not: Alıntıları toplayan ben değilim, alıntıları derleyen kişiler, bizzat araştırma sonucu derlemiştir. Ben sadece teyit amaçlı, bir faydası dokunur umuduyla paylaşıyorum. Ulaşmayı kolaylaştırmak açısından bio'ma da sabitleyeceğim... ____________________________________ Biliyor musun
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Gökte yıldızın kalmıyor. Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor. Dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun. Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun. İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil.
Sayfa 9 - Kırmızı Kedi Yayınevi
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.