376 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Martin Van Bruinesen 1974-76 arasında Türkiye, İran, Irak ve Suriye'nin Kürt bölgelerinde saha araştırmaları yaptıktan sonra 1978'de Ağa, Şeyh ve Devlet isimli doktora tezini Utrecht Üniversitesi Antropoloji Bölümü'ne sundu. Türkiye ve Kürdistan tarihi ve toplumuyla ilgili araştırmalarının yanı sıra 1982'den bu yana Endonezya
Kürdistan Üzerine Yazılar
Kürdistan Üzerine YazılarMartin Van Bruinessen · İletişim Yayıncılık · 200226 okunma
Şeyh Sait isyanı ya da o zamanlar kullanılan adıyla Genç Hadisesi, 1925'in şubat ve nisan ayları arasında cereyan etmişti. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, Cumhuriyet idaresine, yani Ankara yönetimine karşı başlatılan bir isyandı. Şeyh Sait İsyanı'nın bastırılması yeni devletin Doğu ve Güneydoğu'da kontrolü sağlaması adına oldukça önemliydi. Zira isyanın kısa süre içerisinde düşünülenden çok daha büyük bir etkiye ulaştığının anlaşılması üzerine başvekil Fethi Okyar istifa etmek zorunda kalmıştı. İsyanın bastırılması için alınan olağanüstü yetkilere muhalefet eden Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ise bir hükümet kararnamesiyle kapatılmıştı. Musul'un kaybında da bu isyanın olumsuz bir etkisi oldu. Şeyh Sait ayaklanmasında bir milliyetçi unsur var. Söylendiği gibi bir İngiliz oyunu ya da Nakşilik meselesi değildir. Tabii Nakşilik ile ilgili bir bağlantı Şeyh Said'in kişiliğinden ileri gelir. Bu yüzden Dersim isyanı ile Şeyh Sait isyanını aynı kefeye koymak da mümkün değildir.
Sayfa 258Kitabı okudu
Reklam
Şeyh SaİT'in isyanı hakkında,
13 Şubat 1925'te telgraf hatlarını kestirdi. İsyan ettiğini ilan etti. Genç, Çapakçur, Hani, Palu hükümet konaklarına baskınlar yapıldı. Jandarma müfrezeleri esir edildi. Fakat dikkati çeken nokta şuydu ki, isyan bir milli hareket, yani Kürtlük, Kürt istiklali gibi sloganlarla değil "dini kurtarmak, şeriatı kurtarmak" ve anlaşıldığına göre "halifeliği yeniden kurmak" gibi dumanlı, sınırları belirsiz tahriklerle başladı. İsyan bir hafta gibi kısa bir zaman içinde bazı vilayetlere yayılmakla beraber, daha ziyade bir Beyler, Şeyhler isyanı olarak kaldı. Bu beylerin, şeyhlerin iradelerine bağlı olarak isyana sürüklenen kulların, müritlerin önemli yekûnlara varmasına rağmen, bir halk hareketi halini almadı. Kürtlerle meskûn bütün bölgelerde, milli bir hareket haline gelmedi. Bu sebeple bazı yazarların kullandığı ifadeye rağmen Şeyh Sait isyanını, bir Kürt isyanı olarak vasıflandırmak zordur.
Sayfa 202 - Remzi kitabeviKitabı okudu
162 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. İsmet İnönü'nün Lozan görüşmelerinden döndükten sonra 1933'e kadar kendine göre önemli olan olaylarla ilgili tuttuğu notları ve anılarını paylaştığı güzel bir eser. Lozan dönüşü Rauf Bey'in onunla görüşmek istemeyip ayrılması, Cumhuriyetin ilanından sonra İstanbul'da verdiği demeç, Ali Fuat Cebesoy ve
Cumhuriyetin İlk Yılları I
Cumhuriyetin İlk Yılları Iİsmet İnönü · 018 okunma
848 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Atatürk'e yürüyelim, Atatürk ile kalalım
Serinin ikinci kitabında artık ilan edilen bir Cumhuriyet rejimi var. Yıllarca savaşın içinde harap ve bitap düşmüş olan bir milletin yeniden doğuşunun hikayesi var. Ulu Önder'in çizdiği yolda memleketin her yönden kalınması için neler yapıldığı, kadınların yeni Cumhuriyet ile birlikte haklarını kazanıp müreffeh bir hayata geçiş aşamaları, Hatay meselesi, içeride yaşanan Şeyh Sait isyanı, Kubilay olayı ve Tunceli'de yaşananlara ilişkin gerçeklerin belgeleri ile anlatımları, kısaca Cumhuriyetin ilanından itibaren Ulu Önder'in vefatına geçen 15 yıllık sürede ülkenin nereden nereye kadar geliştiği, belki de yaşanan bir takım olaylar olmasaydı Cumhuriyet'in ne kadar büyük ve gelişmiş olabileceği, Ulu Önder'in vefatı ile birlikte çizdiği yolun çabucak terk edilmesi nedeniyle yaşananlara ilişkin kısa bir özeti de okuyacağınız bu kitabı her Türk gencinin mutlak suretle okuyup doğruları görmesi, Atatürk'ün emaneti olan bu Cumhuriyet'e yaraşan bir Türk genci olarak hareket etme bilincinin yeniden dimağlarımıza kazınmasını sağlamalıyız. Biten bir şey yok. Vazgeçmek yok. Tarihimizi doğru bilerek yeniden müreffeh günlere ulaşabiliriz. Bu yüzden çok çalışmalıyız ve Ata'mızın "Türk, öğün, çalış ve güven" sözünü aklımızdan çıkarmamalıyız. Son olarak bir kez daha en yüksek ve kuvvetli bir sesle haykırarak söylemeyim ki "Ne Mutlu Türküm Diyene!" Türkiye Cumhuriyeti'nin 100.yılı muzaffer olsun
Cumhuriyet - Türk Mucizesi İkinci Kitap
Cumhuriyet - Türk Mucizesi İkinci KitapTurgut Özakman · Bilgi Yayınevi · 20201,248 okunma
Falih Rıfkı Atay
_Çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden, Osmanlı idik. Vatan sözü yasaktı. Padişahın kulları idik. Okul çıkışında ’Padişahım çok yaşa’ diye bağırırdık. Arap’a Arap, Arnavut’a Arnavut, Rum’a Rum, fakat kendimize Osmanlı derdik. Bütün ekonomi, bütün iç ve dış ticaret, bakkallara kadar çarşılarımız, kadrolarında bir tek Türk
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.