Ne çok ister insan büyük kederlerin ardından ölüp gitmeyi de, başaramaz. Ruh başına kara bir hale takarak göğe yükselmek için çırpınır ama vücut dünyalıdır; yer, içer, yaşar.
Bir küçük parkın duvar dibinde boyvermiş iki leylak ağacı gördü. Beyaz beyaz ve eflatun eflatun açmış çiçekleri...Çiçekler alabildiğine fışkırmış...Kişi bazen böyle sessizce fışkırmış güzellikleri görmeden geçer. Durmadan durulacak yerlerde, durulacak duraklarda.
Her an birbirimizden biraz daha uzaklaşıyoruz. Konuşursak, birbirimize bunu hissettirmekten başka bir şeye yaramayacak. Bunun için susuyoruz. Ne onda bu büyük mesafeyi atlatmak ve ötekinin yanına varmak isteği, ne bende kuvveti var. Bu sessizlik içinde zaman aramızdan bir düşman gibi geçiyor.