Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Encüm ile felek benim,vahiy ile melek benem Çek dilini vü epsem ol, ben bu lisâna sığmazam Seyyid Nesîmî
"Ene Kur'an-ı natık"
Kaygusuz Abdal, "Evliyadan gelen kelam, okunan Kur'an değil mi?" diyerek bu yaklaşıma işaret ederken Seyyid Nesimi benzer biçimde bilgeliğin özünü "Mushaf-ı natıkım, kelam oldum" dizesiyle dile getirir.
Ömer MızrakKitabı okuyor
Reklam
Bir halk rivâyeti de X. yüzyılın meşhur sûfîlerinden olup Bağdat’ta asılan Huseyn ibn-i Mansûr-al-HalIâc’la ve XV. yüzyılın ilk senelerinde Halep’te, derisi yüzülmek suretiyle öldürülen Seyyid Nesîmî ile arkadaş saymada. Baba Şücâ’ adlı bir şeyhin dervişiymiş bu üç zat. Şeyhin bir koyunu varmış. Kesermiş, pişirirlermiş, kertiklerini bir araya toplar, Tanrıya niyâz edermiş, kemikler birbirine çatılır, etlere bürünür, etler deriyle, deri, yünle örtülür, hayvan dirilirmiş. Bir gün, Huseyn ibn-i Mansûr’la Nesîmî, şeyh yokken koyunu kesmeyi kurmuşlar. Biz de dua ederiz demişler, elbette canlanır. Mansûr, kesmiş, çengele asmış, Nesîmî, derisini yüzmüş. Hoca Nasreddin, bu işlere hiç karışmamış, fakat boyuna bunların hareketlerine bakıp gülmüş. Koyunu pişirip yemişler, kemiklerini toplamışlar, duaya koyulmuşlar, fakat dirilmemiş. Bu sıralarda şeyh gelmiş, işi anlayınca pek canı sıkılmış. Kim kesti demiş. Mansûr, ben kestim, astım deyince dilerim demiş şeyh, kesilesin, asılasın; kim yüzdü? Nesîmî, ben yüzdüm demiş. Şeyh, sen de demiş, yüzülesin. Sonra Nasreddin’e dönüp sen ne yaptın demiş. Nasreddin, ben, boyuna bunlara güldüm demiş. Şeyh, sana da demiş, kıyamete kadar gülsünler.
Sayfa 9 - ÖnsözKitabı okudu
Gel, gel berû ki savm ü salâtın kazâsı var Sensiz geçen zamân-ı hayâtın kazâsı yok • Seyyid Nesîmî
Gözü kördür, görmedi yüzünde îmân nûrunu, Gül yanağın çehresinde nûr-i îmân gizlidir.
"Gör bu gerçek âşıkı serpâ soyarlar ağrımaz"
Derisinin yüzülmesine fetva veren zamanın müftüsü, Seyyid Nesîmî yüzülürken sağ elinin şahadet parmağını sallayarak, "bunun kanı da pistir, uzva damlasa, o uzvun kesilip atılması gerekir" diyormuş. İşte tam bu sırada Nesimi'nin bir damla kanı müftünün şahâdet parmağına sıçramış. Meydanda bulunan ehl-i can; "müftü efendi, fetvanıza göre parmağınızın kesilmesi lazım" demişler. Müftü efendi "nesne (birşey) gerekmez, biraz suyla temizlenir" demiş. Bunu duyan Nesîmî kanlar içinde: "Zahidin bir parmağın kessen döner Haktan kaçar Gör bu gerçek âşıkı ser-pâ soyarlar ağrımaz" beytini okumuştur. Bundan sonra bakmışlar ki Nesîmî yüzülen derisini eğilip yerden almış ve bir post gibi sırtına vurarak insanların içinden çekip gitmiş.
Reklam
Zerre benim güneş benim, çâr ile penc ü şeş benim
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.