14 Ekim 1986
Bir zamanlar bir dergide şiir yazma kuralları ilan edilmişti. Bu kurallara göre kostaklı ve ciğerdelen bir şiir yazmak için ilkin ortaya konulacak düşünceler düzyazıya dökülecek, sonra da bunlar düzyazıdan şiire aktarılacaktı.
Doğrusu, bu şiir çiziştirmenin bir yoludur ama kötü şiir çiziştirmenin bir yoludur. Çünkü şiir, Mallarmé'ye
Evine avdet ettiği zaman haremi nüzulün (82) tehdidatından (83) dehşet-yab (84) olduğu için titremeğe başlamış altmış senelik başını sallayarak ve naz ve işve ile bir gözünü süzerek mütebessimane (85) “Sen memnun ol ki ben kedileri seviyorum! Ya bunların yerine herifleri sevsem….” dedi. O büyük, o buruşmuş çehresinin sarkık yanakları hâl-i tebessümle (86) geriye doğru çekilerek hane-i çeşmanının (87) gölgesi içinde kalan sönük gözlerine gelen bir revnakla (88) der-miyan (89) ettiği bu muhakeme-i şuhane (90) kocasına hemen hak verdirecek kadar müncezip göründü (91).
82 nüzûl: inme, felç.
83 tehdîdât: tehditler.
84 dehşet-yâb: dehşete kapılmış.
85 mütebessimâne: gülümseyerek, gülümsercesine.
86 hâl-i tebessüm: gülümseme hali.
87 hâne-i çeşmân: göz yuvaları.
88 revnak: süs, canlılık.
89 der-miyân etmek: araya almak, araya sıkıştırmak.
90 muhâkeme-i şûhâne: şuhça, işveli değerlendirme.
91 müncezib görünmek: cazip görünmek.
'' Eski dünyada zeytin ağacı, siyasi istikrarın göstergesi sayılırdı. İstilacı bir ordunun yapacağı ilk iş, tarım alanlarını yıkıp yakmak olurdu. Zeytin ağacının olgunlaşması ise on beş yıla varabilen uzun bir süreç olduğundan, zeytin ağacının olduğu yerlerin, uzun yıllardır savaş görmeyen, barışçıl bölgeler olduğu anlaşılırdı. Bu nedenledir ki Helenler arasında, rakibine iyi niyet göstermek üzere zeytin dalı uzatmak, gelenek olmuştur...''
Sayfa 183 - Arkeoloji ve Sanat YayınlarıKitabı okudu
... ve Shane' in mumları yakmasını izledim. İki, dört, altı...
" Yedi mi? Sadece yedi mum mu koydun?"
Gözlerinin altın rengi bana bakarken parıldadı. Yanıma yaklaşarak yumuşak bir tonda ,
"Sadece yedi doğum gününü kaçırdım." dedi.
“Murray, Connor, Shane ve Profesör Galippi’yle birlikte denizde yaşadıkları maceranın ne kadar heyecan verici olduğunu düşünmeden düşünüyordu; bu, kitapların insanlara verdiği en büyük gizemlerden biri olmalıydı.”