Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Emile Zolanın belkide en az bilinen ama en değerli kitaplarından biri diyebilirim. Kitap aslında laiklik ve din arasında geçiyor. Özellikle öğretmen arkadaşların okumasında fayda var. Hristiyan dininin içinde oluşan bazı tarikatların dini nasıl istismar ettiğini görebiliyoruz. Adından da anlaşılacağı gibi yazar eserde gerçeğin peşinde bıkmadan usanmadan sabırla gidiyor.Herkese keyifli okumalar.
236 syf.
10/10 puan verdi
Uzay yolculuğu yapmaya hazır mısınız? Fakat bu klasik bir uzay seyehatinden farklı bir seyehat olacak. Kitap bir grup bilim insanın gizemli bir gezegen solaris'e yaptığı keşifleri konu alan bilim kurgu eseridir. Kitap, Kelvin adlı ana karakterin üzerinde şekillenir. Solaris gezegeni gizemli bir yerdir. Sahip olduğu devasa okyanus akla sahip bir oluşumdur. Okyanus, orada araştırma yapan bilim adamlarına paranormal görünümler tarzında çeşitli gizemli olaylar yaşatmaktadır. İlk başlarda okyanusun yaşattığı sanrılar, korku ve gerilim içermekle birlikte daha sonra okyanusun Kelvin'in bilinçaltında yatan ölmüş sevgilisinin sanrısını ona yaratması kitabın işleyişini bambaşka yönde şekillendirir. Kelvin, istasyonda zaman zaman kitaplığa girer ve kitabın bu kısımları solaris gezeni hakkında tarihi ve teknik bilgiler sunar. Bu kısımları sabırla okumanızı öneririm çünkü çok fazla ilk defa duyacağınız türetilmiş kavramlar geçer. Çok zengin ve insanı düşündüren iç konuşmalar ve karşılıklı diyaloglar kitabı zenginleştirmiştir. Son olarak kitaba hayran kaldım diyebilirim. Kitabın filme uyarlanmış versiyonuna hiç bakmayın. Kitabın yarısındayken bakayım dedim ve hayal kırıklığına uğradım. Bu kitap Tom Cruise in oynayacağı bir filme başarılı bir şekilde yansıtılmış olsaydı eminim bilim kurgu alanında oscar almaya hak kazanırdı.
Gümüş Gözyaşları
Okuduğum ilk Kristin Hannah kitabı Gümüş Gözyaşları oldu. Ergenlik yıllarımda eğer bu tarz kitaplarla karşılaşmış olsaydım okuma alışkanlığını daha erken edinirdim. Kalemi çok güzel, kurgusunu beğendim. Tam böyle filmlerdeki gibi battaniyeye sarılıp okumalık bir kitap. Bu tarz kitaplar belki insanda bir bilgi birikimi oluşturmaz ama insanın güzel vakit geçirmesini sağlar. Bu nedenle büyük bir edebi zevk ya da kültürlenme ihtiyacıyla kitap bakıyorsanız bu kitap size uygun değil.
Gelelim kitabın konusuna: Genç bir kadın olan Mike bir gün attan düşüyor ve ağır bir şekilde yaralanıyor. Acilen hastaneye kaldırılan kadın tüm çabalara rağmen bitkisel hayata giriyor. Bu süreçte eşi, annesi ve çocukları kadının uyanmasını sabırla bekliyor. Derken Mike'ın kocası kadının kıyafetleri arasında bir fotoğraf buluyor ve eşnin yanına gittiğinde bu fotoğraftaki kişiyle ilgili konuşmaya başlıyor. Fotoğraftaki insanın ismini duyan Mike'ın gözleri ve elleri hareket etmeye başlıyor. Bu isme tepki verdiğini gören eşi, Mike'ı hayata döndürmek için kadının annesinden bir ricada bulunuyor: Mike'ın bu insanla olan yaşantısını komada olan Mike'a sürekli anlatmasını istiyor.
Okuduğum güzel kitaplardan biriydi. İçinde çok klişe yerler de vardı ama yine de insana keyif veriyordu. Ben yazarın kalemiyle bu kitap aracılığıyla tanıştım ve bundan sonra da diğer eserlerini okumayı düşünüyorum. Eğer bu tarz güncel edebiyat kitaplarını okumaktan keyif alıyorsanız tavsiye ederim.
Okumayı düşünen herkese keyifli okumalar diliyorum.
Dostoyevski
Dostoyevski kitaplarından okuduğum ikinci kitabı Ölü evinden anılar oldu. Daha önceden Suç ve ceza kitabını okumuştum ve ondan sonra bu kitabına da şans vermek istedim. Kısaca kitaptan bahsedecek olursak. Kitap Dostoyevski'nin sürgün yıllarında Sibirya'da geçirdiği olayları ele alıyor. Oradaki mahkumların gözünden hayatı görmemizi
Karamazov Kardeşler’i okumak Dostoyevski ile uzun bir yolculuğa çıkmak gibiydi. Bu yolculuğun bazı kısımlarında sıkılmak, bazı kısımlarında ise heyecan ve meraktan tırnakları kemirmek serbest! Karamazov Kardeşler öyle bir çırpıda okunabilecek kitaplardan değil de biraz daha zamana yayarak, sabırla okunması gereken bir kitap. Okumaya ayrıntılı hatta bazen fazla ayrıntılı betimlemelerle başlayıp daha sonra, anlatılan her şeyin aslında ileride gelişecek olayları daha iyi anlamlandırabilmemiz için gerekli olduğunu anlıyoruz. Olaylar geliştikçe kitap daha hızlı akmaya başlıyor ve Dostoyevski’nin anlatımı, özellikle de karakterlerin psikolojik tasvirleri insanı tamamen içine çekiyor. Zaten oldukça uzun bir kitap olmasına rağmen, kitabı bitirdiğinizde aslında olayların kaldığı kısmından itibaren bir kitap daha yazılabileceğini bile düşündürüyor yazar. Yani bir Rus klasikleri hayranı olarak bir kez daha Dostoyevski’ye ve anlatımına hayranlık duymadan edemiyorum. Kısacası; sabırla, keyifle ve heyecanla okuyabileceğiniz mükemmel bir klasik Karamazov Kardeşler.
“Savaş ve Barış dünyanın en büyük romanı; ve eğer üzerimize bombalar yağmazsa bu kış Anna Karenina’yı okuyacağım.”
- Virginia Woolf -
1870’li zamanların Rusya’sı ve toplumun üst kesiminde yaşanan iki bağımsız aşk, hem de ne aşk! Masumca ve çirkince hâllerin bulunduğu bir aşk. Üstelik çıkarlar üzerine kurulmuş evlilik örneği bile mevcut. Oysa
