Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp,
Hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
Her sabah ilk ışiklar gözlerimi oyardı,
Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.
Öyle günler gördum ki,
Gözlerine noldu ki, «dur ağlama» desen coşar ırmak olur;
Ya kalbine ne dersin, «yetiş huzur» dedikçe artar acısı gamı.
Aşk gizli kalır mı kimseden, niçin aldatır kendini insan?
Gönül yanıp dururken, gözden akarken çeşme gibi gözyaşı.
Aşk olmasaydı döker miydin gözyaşını böyle toza toprağa?
Gözün uykudan kaçar mıydı andığından Ban Ağacını. Alem Dağını?
Aşık inkar etse ne çıkar. gerçek şahitler var:
Yaşa batık gözler, sararmış yüz, zayıf ten ve göz çukurları...
Acısını yaşa, öfkeni yaşa. Ve seyret. Kendini engelleme. Öyle suyun üstünde akan yaprağa bakar gibi bak, seyret. Uzanıp onu çalışmaya kalkışma. Kendini suçlama. Olacak olandan kaçamazsın. O nedenle hiçbir bastırma kendini, baskılama. Çünkü insanın bastırdığı duygunun esiri olur.
Cahit Zarifoğlu
"Yüreğimin yarısı Mekke'dir, geri kalanı da Medine'dir.Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır."
Tur Dağımı yaşa
Ki bilesin nerde Kudüs
Ben Kudüs'ü kol saati gibi taşıyorum
Ayarlanmadan Kudüs'e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur
Gel
Anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir Kudüs yapar
Adam baba ohmca
İçinde bir Kudüs canlanır
Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin...
Ellerim acıyor yine
Annem kızacak, ağlayacak sabah olunca
İçimin nasıl acıdığını ise kimseler bilmeyecek
Ellerim acıyor yine
Ellerim acıyor yine
Erkeklik kötü, erkeklik yalan söyleyememek
Hissetmediğini hissetmiş gibi yapmamak kötü
Ve sonunda delirmemek harikulade
Ellerim acıyor yine
Ellerim ki nasırlı biraz helal kazandı
Ellerim ki babamı kabre koydu
Ellerim acıyor ben kendine acımayan adamım
Bu yaşa gelmek bile öylesi zordu
Ellerim acıyor
Ellerimi öpüyorum ellerim benim
M.İlhan Genç
Denizler yitirmiş maviliğini,
Gökyüzü yasa bürünmüş,
Dokunsan ağlayacak gibi bulutlar.
Yer yüzü denen kara Parçası adı gibi kapkara. Bereket pınarlanı kurumuş,
Susuzluktan kınımakta. Ellerimizle kazdığımız mezarlara Bakıp bakıp isyan eden nankörlerdi ruhu Kimi önce itsek, kendimizi Buluyoruz toprağın bağrında...