Serhat Akdeniz yazdı...
EFELYA ROMAN İNCELEME
Bugüne kadar belki kimse bu kadar iyi anlatamadı diye başlamak istiyorum. Adına "aşk" dediğimiz bu "ruhsarı yangın telepatiyi".
Okumaya başlayıp biraz ilerlediğinizde "abanoz ağacını delmeye çalışan bir ağaçkakan" gibi nefesinizi kesecek. Roman'ın
Kadının ne düşündüğü de gözyaşlarından belli olmaz;
Ne giydiği gölgesinden nasıl belli olmazsa;
Ah, ne acayip bir cinsiyet ki bu, sadık olanı hiç bulunmaz;
Biri hariç, ki o da beni öldürsün diye sadık aslında.
toynaklar, hüzünlü çanlar
sabah, bütün
sabah kararıp duruyor,
bir çiçek hariç.
kemiklerimin iliği kurumuş, uzaktaki
tarlalar kalbimi eritiyor.
beni bir cennete
geçirmekle tehdit ediyorlar
yıldızsız ve babasız bir cennet, zifiri bir su.
toynaklar, hüzünlü çanlar
sabah, bütün
sabah kararıp duruyor,
bir çiçek hariç.
kemiklerimin iliği kurumuş, uzaktaki
tarlalar kalbimi eritiyor.
beni bir cennete
geçirmekle tehdit ediyorlar
yıldızsız ve babasız bir cennet, zifiri bir su.
Odamda lamba başında oturuyorum; biraz soğuk, soba yakma cesaretim yok çünkü ya tüter de dışarı çıkmam gerekirse? Oturuyor ve düşünüyorum: bu ve benzeri etkiler altında bende nesneleri tamamen başka türlü bir kavrayış belirdi; beni öbür insanlardan şimdi eskisinden daha çok ayıran bazı farklar var.
Değişmiş bir dünya. Yeni manalarla dolu yeni
İnsanlardan en çok çocukları
hayvanlardan da atları sevdim.
Ve çocuklar hariç
sevmediğim hayvanları bile
çoğunuzdan yakın buldum kendime.
Insanları sevemedim
tabi kimse bunu mesele yapmadı.