Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Üstad'ın "Bediüzzaman" unvanını alışı...
.. Doğu Beyazıt'ta üç ay ilim tahsil ettikten sonra, önce Bitlis'e, ardından Şirvan'a geçer. Bir süre Şirvan'da kalıp buradaki âlimlerle görüştükten sonra Siirt'e gider. Burada Molla Fethullah'ın medresesine devam eder. Molla Fethullah, genç yaşına rağmen Molla Said'in bu kadar çok kitap okumasına şaşırır ve onun hafızasının gücünü ölçmek için küçük bir imtihan yapar. Bir kitap açarak rasgele bir sayfasını okur ve: Okuduğum bu sayfayı şimdi sen ezbere oku bakayım, der. Molla Said, hatasız bir şekilde sayfayı ezberden okuyunca Molla Fethullah onun hafızasının kuvvetine hayran olur. Hem bu yaşta bu kadar çok ilim öğrenmiş olmasından hem de ahlâkının güzelliğinden dolayı şaşkınlığını ve hayranlığını dile getirerek ona, zamanın en güzeli, en harikası' manalarına gelen Bediüzzaman unvanını verir. Bu, hayatı boyunca Molla Said'in unvanı olur ve onu herkes Bediüzzaman Said Nursî olarak çağırmaya başlar. O da zaten hem temsil ettiği yüce ahlâkla hem de eşsiz ilmiyle herkes tarafından bu şekilde nitelenmeye hak kazanır.
Daha 1976 yılında Siirt'in Şirvan ve Dergalip mevkileri arasında yol yapımı çalışmaları sırasında köylüler dozer aracının önüne getirip ot koyuyorlardı. Onların da bir katkıları olsun bu gayretli ''hayvan'' ın bitmez tükenmez mesaisine diye...
Sayfa 94 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Kürt Emirliklerinin merkezden kopması Akkoyunlu Sultan Yakup'un döneminde gerçekleşir. Akkoyunlu komutan Bicenoğlu Süleyman'ın tüm baskıcı çabalarına rağmen, Hasankeyf Kürtleri Akkoyunlulara başkaldırarak bağımsızlıklarını ilan ederler. Akkoyunluların Hasankeyfi işgal ettikleri zaman Emir Melik Halil Hama şehrine kaçarak burada sürgünde yaşamak zorunda kalmıştı. Akkoyunluların Kürdistan'da denetimlerinin azaldığı Sultan Halil döneminde, Emir Melik Halil Şêrwan'lı (Şirvan) Mir Şah Muhammed'in yardım ve desteğiyle ülkesine dönerek Hasankeyf aşiretlerini bir araya getirerek bir ordu oluşturur. Bu orduyla Siirt üzerine yürüyerek Siirt'i Akkoyunlardan alır. Siirt'i ele geçirdikten sonra Hasankeyf üzerine yürüyerek, kenti savaşmadan teslim alarak bağımsızlığını ilan eder..
Sayfa 136 - NûbiharKitabı okudu
Biz yatağımızda rahat uyuyalım diye bazı evler uykusuz kalıyor, bazı evlere ateş düşüyor, bazı kahramanlar şehit oluyor. #TeğmenÖmerBağra. #açılgökyüzüşehidinvar🇹🇷 #Siirt/Şirvan
Şirvan'da bulunduğu sırada Siirt civarından birisi gelerek: — Aman efendim, Siirt'e bir çocuk gelmiş, kendisi on dört on beş yaşında, umum ulemayı ilzam etti. Şunu ilzam etmek için sizi davete geldim, der. Molla Said de şu davete icabet ederek Siirt'e gitmek için hazırlanır. Yola düşerler, iki saat gittikten sonra, o küçük hocanın evsaf ve kıyafetini sorar. O adam: — Efendim, ismini bilmiyorum fakat ilk gelişte derviş kıyafetinde olup omuzunda bir posteki vardı. Bilâhare talebe kıyafetine girdi ve umum ulemayı ilzam etti. Bunu dinlediğinde, kendisinden bahsettiğini ve bir sene evvelki kendi vukuatının şimdi civar köylerde şüyû' bulduğunu anlayarak geriye döner, davete icabet etmez.
Pîr-i Küfrevî diye tanınan Bitlisli Muhammed Küfrevî, Siirt'in bugünkü adı Şirvan olan Küfre köyünde 1775'te dünyaya geldi. 1898'de Bitlis'te vefat etti. Türbesi Bitlis'te halkın yoğun ziyaret ettikleri bir mekândır. Torunu Merhum Cesim Küfrevî şöyle demektedir: “Dedem yüz yirmi üç yaşlarında vefat etmiş. Sultan Abdülhamid Han, Bitlis'te dedeme türbe yaptırmak için İtalyan mimarlar getirtmiş. Türbenin yapılışı sırasında Üstad Bediüzzaman, Muhammed Küfrevî benim üstadımdır, onun türbesine ben de taş taşıyacağım' diyerek, arkasına konan bir taşı türbeye kadar götürmüş.”
En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri Sahabe İklimi 4
En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri Sahabe İklimi 4
Reklam
221 syf.
·
Puan vermedi
Sürgün
İçel'in Toroslarının eteğindeki Arslanköy'ünde 1936 yılında, ilgisiz, şefkatsiz ve sevgisiz bir ailenin evladı olarak dünyaya gelir Behzat Ay. Çocukların iş gücü olarak kabul edildiği bir ortamda, köy hayatının sillesini yiyenler kervanına katılır. Dönemindeki birçok emsali gibi çocukluğunu yaşayamaz, bilemez hatta çocuk bile olamaz hiç! Çok dayak
Sürgün
SürgünBehzat Ay · Tekin Yayınevi · 197521 okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
İslâm Bilim Tarihini Düşünmek
İslâm Bilim Tarihini Düşünmek ✾ ✾ ✾ Batı, 17 ile 18 yüzyıllardan günümüze kadar dünyaya bakış açısı ve bu bakış açısı için mücadelesi, hâkimiyet kurmak ve sahip olmak kavramları ile bütünleştiler. Her konuda/alanda kendileri dışında kalan coğrafyalara müdahale etmeye çalıştılar. Bizim konumuz olan İslâm coğrafyasında bilim, teknik,
Bilim Tarihi Sohbetleri
Bilim Tarihi SohbetleriSefer Turan · Pınar Yayınları · 20193,338 okunma
Yeni Türkiye Türkçesi
Bu Türkçenin özeti kamera karşısında uzun cümleler kurarak hiç bir şey söylememek olarak ifade edilebilir. Orta seviye tahsil görmüş her Türk Vatandaşı konuşanın saçmaladığını anlayabilse de Yeni Türkiye Türkçesi kullanan devlet adamları, orta seviye tahsilden dahi mahrum kalmış nüfusun dimağını ambale etmeyi amaçlar, belli başlı anahtar
Bediüzzaman Said Nursî
Şirvan'da bulunduğu sırada Siirt civarından birisi gelerek: – Aman efendim, Siirt'e bir çocuk gelmiş, kendisi ondört-onbeş yaşında, umum ulemâyı ilzam etti. Şunu ilzam etmek için sizi dâvete geldim, der. Molla Said de şu dâvete icâbet ederek Siirt'e gitmek için hazırlanır. Yola düşerler, iki saat gittikten sonra, o küçük hocanın evsâf ve kıyafetini sorar. O adam: – Efendim, ismini bilmiyorum; fakat ilk gelişte derviş kıyafetinde olup omuzunda bir posteki vardı. Bilâhare talebe kıyafetine girdi ve umum ulemâyı ilzam etti. Bunu dinlediğinde, kendisinden bahsettiğini ve bir sene evvelki kendi vukûâtının şimdi civar köylerde şüyû bulduğunu anlayarak geriye döner, dâvete icâbet etmez.
Sayfa 38
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.