Haksızlığa çaresizlikle boyun eğerken, şu iki karara vardım:
Bir, bir daha biyografi yazmak yok! İki, beni Türk doktorlarına teslim edebilirsiniz, Türk adaletine asla!
Ne zaman bir kocayı kapıya koyup ya da işten ayrılıp, "Şimdi ben ne yapacağım Allahım?" desem, o, hep yeni bir kapı açmıştır önüme. Saray kapıları değil ama rızkımı onurumla kazanabileceğim, beni kimseye muhtaç etmeyecek alçak gönüllü kapılar.
Hayatımızı, hayatın içinde aldığımız kararları işte en çok çocukluk acılarımız şekillendirir. Bilinçdışı bir yandan o acılara çare ararken, bir yandan da o acıları bize tekrar tekrar yaşatmanın yollarını arar. Acıların tiryakisi olur çıkarız.