Nazan Bekiroğlu’nun kalemini “Nun Masalları” ile sevdiğimi söylemeliyim. Eski ile yeninin bir araya getirilmesidir belki de beni cezbeden. Yarım kalan hikâyesini tamamlamak isteyen anlatıcı bir çıkmaza girer eserde. Hayatın çıkmazlara bizi sürüklemeyi sevdiğini hepimiz biliriz. Bu çıkmazlardan nasıl kurtulacağımızı sınamak ister çünkü hayat. Bir sonraki aşamada karşılaşacaklarımıza hazırlıktır hepsi de. Bilinmeyene yürümektir insanı motive eden, merak duygusunun baskın gelmesidir ya da. Bekiroğlu, Osmanlı dönemindeki edebiyatın atmosferini modern zamanda
deneyimler ve yeni bir amaçla kullanır. “Hattat, biliyorsun değil mi, gözyaşından daha fazla hiçbir şey temizleyici ve arıtıcı değildir.” (s. 41) Bir de içsel bir yolculuğa çıkınca okur anlatıcıyla birlikte, bütünlük tamamlanmış olur: “Ne ben aynı ben’im ne sen aynı sen’sin. Üstelik sen ve ben, ben ve sen de değiliz.” (s. 29)