“Halkın korkusunun ve cehaletin ürünü olan din, şirk dinidir.peki neden ? Zira müşrik dindarlar, yani şirk dininin tebliğcileri; halkın uyanmasından,bilinçlenmesinden, alim olmalarından ve vaziyeti fark etmelerinden korkuyorlar. Halkın sadece sıradan ve her zamanki sabit bilgilere sahip olmasını isterler. Neden ? Çünkü halkın ilmi seviyesi ve bilinci arttıkça,şirk dini yok olacaktır. Zira şirk dininin koruyucusu cehalettir, yani şirk dini cehalet sayesinde ayakta durur.”
🍂🍂
İman eden ve imanlarına zulüm/şirk bulaştırmayanlar (var ya); işte bunlara (Allah’ın azabından) emin olma vardır. Ve onlar hidayete erenlerdir.
(6/En'âm, 82)
• Bu âyet inince müslümanlara çok ağır geldi ve: “Ey Allah’ın Rasûlü, bizden hangimiz nefsine zulmetmiyor ki?” dediler.
Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Burada kastedilen sizin zannettiğiniz zulüm değildir. Burada Lokmân (Aleyhisselam )’ın oğluna hitaben söylediği: «Evlâdım! Allah’a ortak koşma. Çünkü şirk, gerçekten çok büyük bir zulümdür!» (Lokmân 31/13) sözündeki zulüm kastedilmiştir.”
(Buhârî, İman 23; Müslim, İman 197)
''Yaşamlarımızda sihirli anlardan oluşan bir sirk kuruyoruz. Yaşamlarımız, her olayın bizi sihirli bir 'an'a götüreceği umuduyla yaşanan bir olaylar dizisi.''
Gözlerin
toplumsal bir ayaklanmada
diktatörü linç edecek kadar
büyük bir öfkeyle beni meydanda
ha astı
ha asacak gibi bakarken,
bir öksürüğün kendi boğazına takılı kalması
bir ağacın ihtilafa düşerek ormanını terk etmesi bir ihanetin aşka şirk koşması
ve
bir mayının kendi protez ellerine
dokunma çabası kadar amansızca
eziliyordu bedenim
bakışlarının altında...
Bazen düşünüyorum, madem kaderimiz belli, bu hayata ölmek için geldik. Niye yaşıyoruz?
Allahu Teala herşeyi bilendir, elhamdülillah buna inanıyoruz. Ama madem Allahu Teala Hazretleri herşeyden haberdar, günahımızı sevabımızı bilecek, tahmin edecek, alıkoyup, önümüze serebilecek mevkiide neden bizi yarattı, ve neden sınav dediğimiz bu hayatın içindeyiz?
Demek istediğim şu, asla şirk koşmak veya işe karışmak gibi birşey söz konusu değildir.
Ama madem kader, kaza belli, madem Allahu Teala her adımımızı önceden biliyor. Biz niye bu tiyatroda yer alıyoruz?
" Kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
kaç kilo çekerdi yalnızlık
kaç kere ezildim altında
yaz yağmurlarının
belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize.. "
Turgut Uyar
Mekke döneminde nâzil olmuştur. Altı âyettir. Kâfirlere hitapla başladığından bu adı almıştır. Ebû Cehil ile bazı Kureyş müşrikleri, Resûlullah’a amcası aracılığıyla cazip teklifler yapmışlar; “İsterse kendisine başkanlık verelim. Yeter ki putlarımıza söz söylemesin. Bir yıl o bizim putlarımıza tapsın/saygılı olsun; bir yıl da biz onun Allah’ına ibadet edelim.” demişlerdi. İşte inen bu sûre ile Allah Resûlü onlara Allah’ın red cevabını bildirdi. Putlara saygı ve tapınma ile beraber uzlaşmacı ve tavizci beraberliğe girmedi. O’na, şirke girmemek için Allah’ın hâkimiyetine, Rabliğine/tevhide aykırı bulunan şeylerde hiçbir taviz ve uzlaşma ruhsatı verilmemiştir. Resûlullah’ın tatbikatı da bu olmuştur. Fakat bundan sonra müşrikler daha sertleşmeye başladılar. Zaten bütün peygamberlerin mücadelesi, dinsizlerden ziyade, Allah’ın varlığını kabul ettikleri halde tâğûtlara kulluk eden, fikrî veya şeklî putları yücelten, onları öne geçiren şirk dini mensuplarıyla olmuştur.