SOSYOLOJİ’YE GİRİŞ
Bu Ülke- Cemil Meriç
Devlet - Platon
Eric Voegelin İnsanlık draması - Bengül Güngörmez
Siyaset Bilimi- Atilla Yayla
Gorgias- Platon
Sosyoloji- Anthony Giddens
Öküzün A'sı-Barry Sanders
Sosyolojik Düşünmek-Zygmunt Baumann
Yasakoyucular ve Yorumcular-Zygmunt Baumann
Akışkan Aşk- Zygmunt Bauman
Minervanın
Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
Bugün bizim için muassırlaşmak (çağdaşlaşmak) demek, Avrupalılar gibi zırhlı gemiler,otomobiller,teyyareler yapıp kullanabilmek demektir.Muassırlaşmak şekilce ve yaşayışça Avrupalılara benzemek değildir.
Bizim neyi niçin yaptığımızı ya da yapamadığımızı anlatan, olanaklarımızın ve sınırlarımızın nedenini açıklayan, maruz kaldığımız olayları aydınlatan, arzularımızın ve beklentilerimizin önüne dikilen engelleyici mekanizmaları açığa çıkaran, başarılarımızın önünü açan yolları gösteren bilim dalı. Toplum ve siyasete karşı olduğu gibi siyaset sosyolojisine karşı da kayıtsız kalmayı tasavvur edemiyorum.
Dünya’nın Şarkı da Garbı da bize açık bir surette gösteriyor ki bu asır milliyet asrıdır; bu asrın vicdanları üzerine en müessir kuvvet, milliyet mefkûresidir.
Özne ile nesne arasındaki ilişkiye göre, her toplumsal münasebet yeni karakterler yaratan ve bireyin düşünce yapısını değiştiren bir bütünlük gösterecektir. Bu sürekli bütünlük, fertlerin yapısını bile değiştirebilen bir etkileşim sistemi şeklinde ortaya çıkar.
B. de Jouvenel, siyaset biliminde hayli ün kazanmış olan bir kitabında otorite olgusunu tarif etmek için şu betimlemeyi yapıyor:
"Bize 'gel' deniliyor ve geliyoruz. 'Git' deniliyor ve gidiyoruz. Tahsildara, jandarmaya, subaya itaat ediyoruz. Kuşkusuz bu adamların bizatihi şahıslarına baş eğiyor değiliz.
Peki, ya onların amirlerine?
Oysa ki, onların karakterini hor gördüğümüz, niyetleri hakkında kuşku beslediğimiz de oluyor.
Peki, nasıl oluyor da bu adamlar bizi harekete geçirebiliyorlar?"
....
Devlet yönetilenlerin itaatsizliğine karşı etkin bir biçimde işleyen bir örgütlenme biçimidir. Nitekim, Max Weber devletle ilgili olarak yapmış olduğu ünlenmiş tanımında bir siyasal kurum olarak devletin başlıca özelliğinin şiddeti bir araç olarak kullanma yetisine sahip bir örgütlenme olduğunu vurgulamaktadır.
Ahlâkı esas alan bir dinsel düşünceyle batıl bir inanç arasında ayrım yapmayan sosyolog, iyi bir istatistikçi olabilir ama din sosyolojisi hakkında hiçbir şey konuşamaz. ~ S. 8-9 ~
Sayfa 9 - Liberte Yayınları – 1. Baskı ~ Mart 2003, ANKARAKitabı okudu
Bourdieu bu kitabında bilimin bile sorgulanması ve sosyolojisinin yapılması gerektiğini savunur. Bilimin kendisini yüceltmek ona en büyük zararı verir aslında.
Bana göre bayağı ağır yazılmış bu kitabın en anlaşılır kısmı takdim bölümüydü. Takdim kısmında Batıda ve ülkemizde varolan bilim sosyolojisi anlayışına bir eleştiri vardır. Türkiye'de ampirik çalışma karşıtı bir algı olduğundan saha çalışmaları ikinci plana atılmaktadır. Topluma inmeden sadece teoriler üzerinden toplumsal yapıyı anlamaya çalışmak sosyolojinin en büyük problemlerindendir. Zaten birçok sosyoloji öğrencisi de bu durumdan şikayetçidir aslında. Ve yine sosyologların önemli olan sorunları, konuları çalışmak yerine popüler olan konulara yönelmelerini eleştirir. Medya ve iktidar sahte problemler oluşturarak gerçek sorunların üzerini örter. Sosyologlar bu duruma aldanmamalıdır.
Bourdieu, iktidarın her alanda hegemonyasını gösterdiğini belirtir. Bilim gibi rasyonel bir yapıda da göstermektedir. İktidar ve otorite üzerinden ilerleyen bir alan vardır. Hiçbir alan tesadüfen bir konuya değinmez, o alandaki iktidarın yönlendirmesi konuları belirler. Bilim iktidar ile iyi ilişkiler kurabilir ancak onun güdümüne girerse itibarını kaybeder.
Günümüz problemlerine değinen Bourdieu, bir sosyoloğun nelere dikkat etmesi gerektiğini eleştirel bir dille anlatmış. Kitapta sanırım çeviriden kaynaklanan çok uzun cümleler var. Bu da konuyu anlamayı güçleştiriyor. Özellikle Sosyoloji öğrencilerine ve sosyolojiye ilgi duyanlara tavsiye ederim. Keyifli okumalar...