Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
“Eğer sosyalist bir devrim olacaksa da, ortaya çıkan bu kez de sosyalist seçkin iktidarı olacaktır. Kısacası sistem değişe de, sosyolojik bir yasa olarak gördükleri azınlık yönetimi değişmeyecektir.”
Her toplumun bir siyasal sistemi olduğunu söylemek her toplumda çok farklı ve ayrı bir siyasal aygıtın (apparatus) bulunması anlamında bir "devlet"in bulunduğunu iddia etmek değildir. Siyasal çatışma ve kararların hısımlık ilişkileriyle veya dinsel anlayış ve ritüellerle sınırlı olduğu, toplumun her veya çoğu yetişkin üyesinin bu etkinliklere katılabildiği, bunları idare etme sorumluluğu iddiasında bulunabilecek herhangi bir uzmanlaşmış insan kümesinin görülmediği "devletsiz toplumlar" varolmuştur.
Yığını kolayca kandırabilirsiniz, duyguları hiçbir temele dayanmaz.Yığın düşünmez, maruz kalır.Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre.ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi untuverir.
Sosyoloji öğrencisi olarak, kendisinde üç ünite ayrılmış bu filozofun eserini okumamak, çalışkan bir öğrenci olarak bana yakışmayacağı için bu eserini okudum.
Romalıların Yücelik ve Çöküşünün Nedenleri Üzerine Düşünceler’de toplumsal ve tarihsel olaylarda Tanrısal müdahale fikrini bir kenara bırakarak genel toplumsal kanunların varlığına vurgu
Eflatun, sofistlerin "Her şeyin ölçüsü insandır" ilkesinin aksine "Her şeyin ölçüsü Tanrıdır." diyerek işe başlamakta ve bu görüşü üzerine bütün bir felsefe, ahlak, ve siyaset sistemini kurduktan sonra, bu sistemin temeline de dini yerleştirmektedir. Çünkü, kurmak istediği yeni toplum düzeninin dinsiz yaşayamayacağına
Hapishanenin Doğuşu modern iktidar(lar) sisteminin tarihini içermektedir. 18. yüzyılla birlikte, iktidarın baskıcı ve şiddete dayalı işleyişinin batı toplumlarında gittikçe azalan, iktidarın baskıcı olmaktan ziyade disipline edici, düzenleyici biçimde işlediğini ortaya koyar. Egemen iktidar, bedenlere acı vererek insanları cezalandırırken, disiplinci iktidar ruhları / zihinleri terbiye ederek bedenleri rasyonel bir biçimde kullanarak onları üretici / işlevsel bir hale getirir. Disiplinci iktidar tüm bu süreçte bilimleri de kullanır ve bilgisiz iktidar düşünülemez. Öte yandan iktidar, görünmezdir ve her yerdedir. Hapishanenin Doğuşu bu anlamda siyaset, hukuk, suç, sosyoloji, felsefe ve tarih ile ilgilenen herkesin okuyabileceği önemli bir eserdir. Özellikle siyaset ve suç sosyolojisi alanları ile ilgili önemli muhakemelerin yapılabilineceği bir kitap olan Hapishanenin Doğuşu, yazarının gerçekçi duruşu ile bütünleşerek akıcı bir dile sahip olması itibariyle uzun yıllar okuyucuları kendine çekmeyi başarır..
Keyifli okumalar..