Dünyaya, kendisine ve eylemlerine yabancılaşmış bir karakter sunuyor bize Albert Camus. Kitaba ve karaktere geçmeden önce biraz Albert Camus’dan bahsetmek istiyorum. Camus kendisini her ne kadar bu şekilde tanımlamasa da genel olarak “absürdist” ve “varoluşçu” olarak bilinir. Bu şekilde bahsedilmesinin sebebini kitabı okurken de görebileceğinizden eminim. Basit ve yalın bir dili olan bu romanın detaylı bir şekilde sosyolojik incelemesinin yapılabileceğini de belirtmek istiyorum. Bunun için, Sarte’nin varoluşçuluk ve Marksizmi birleştirme çabalarının esintileriyle harmanlanmış fakat Camus bakış açısıyla ahlaki eylemlerin ön planda tutulmuş olduğu cümleleri görmek mümkün.
Kitapta olaylar, sıradan bir hayata sahip olan ana karakterimiz Meursault’un annesinin ölüm haberini almasıyla başlıyor. Daha bu anlarda kurduğu ilk cümleden karakterimizin bizi oldukça yabancılaşmış bir hikâyeye sürükleyeceğini anlayabiliyoruz.
“Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum.”
Bu cümle ile Meursault’un hayata, kendisine, ailesine ve dünyaya karşı ne kadar kayıtsız ve yabancı olduğunu görüyoruz. Kitap boyunca karakterimizin yaşadığı olayları sanki o değil de başkası yaşıyor gibi hissediyorsunuz. Meursault da kendi hayatında olup bitenleri tıpkı bizim gibi yani bir yabancı gibi izliyor.
Keyifle okuduğum ve Albert Camus’a merak duymamı sağlayan bir kitap oldu. Kitabı okuyarak Meursault ile tanışmanızı kesinlikle tavsiye ederim.
Siz, Yabancı kitabı hakkında ne düşünüyorsunuz?
.
.
.
.
.
.
.
.
..
.
.
#myhopeyou__ #kitapönerisi #albertcamus #kitapyorumu #yabancı