Ne tuhaf bir kitap. Ama öyle aşinayım ki içindeki hislere. Açlığını duyduğumuz şey bazen on örelik bir ekmek bazen de gözümüzde büyüttüğümüz bir amaç, hedef. Bu uğurda aklımızı kaçırıyoruz belki, bi tap düşüyoruz. Sefil bir şekilde yaşamaya devam edip tıpkı karakterimizin bir kaç sayfacık yazıdan umduğunu bizde hayattan umuyoruz.
Okuyunca ne tuhaf yazılanlar, bazen sırıtıyorum istemsizce bazen de gözlerim doluveriyor. Ama biliyorum bende aynıyım iç sesim öyle farklı ki bazen çatlaklardan dışıma sızıyor. İşte bu sızıntı çoğalıp seleyan gibi bedeni kaplayınca da deli olmuş oluyoruz.
Sahi insan neden delirir. Bence karakteri deli eden şey beden açlığı değildi. O gururlu ve iyi biri olmak istiyordu, akıllıydı da hani ama bendensel arzusunun onun yegâne amacını böyle baltalaması onu çılgına çeviriyordu. Ne kadar da aşağılayıcı değil mi? Bendensel arzularımız yüzünden ruhumuza çentikler atmak zorunda olmamız. Her soğuk vurupta akşam olduğunda o iğrenç arzuların eşiğine gelmemiz.
Umduğu benliğinden uzaklaşmak, işte insanı bu delirtir. Şimdi ne olacak tüm bunları okuduktan sonra bende bir gemiye binip devam mı edeceğim. El mecbur ne olacağını sanıyoruz ki. Devam etmek zorundayız. Yoksa parçalanıp ölmeye mahkûm oluruz elbette.