Örneğin; en yaygın şekilde görülen rüya, boşluktan düşme rüyasıydı. Profesörümüz bunu ırksal bellek olarak açıklamıştı. Bu rüya, ağaçlarda yaşamış atalarımıza dayanıyordu. Onlar sürekli olarak ağaçtan aşağıya düşme korkusu içinde yaşıyordu. Birçoğu yaşamını bu şekilde kaybetmişti. Her biri korkunç yüksekliklerden düşmüş, bazıları dallara tutunarak son anda yere çakılmaktan kurtulmuştu. Böylesi korkunç bir düşüş engellendiğinde beyinde şok etkisi yaratırmış. Böyle bir şok beyin hücrelerinde moleküler değişikliklere yol açarmış. Bu moleküler değişiklikler de nesilden nesile aktarılarak ırksal belleği oluştururmuş. Böylece, biz uyurken veya uyuklarken boşluktan düşüp tam yere çakılmadan önce korkuyla uyandığımızda, aslında ağaçlarda yaşayan atalarımızın başına gelenleri hatırlamış oluyoruz. Bu anılar, beyin hücrelerinde meydana gelen değişikliklerle ırkımızın kalıtımına damgalanmış oluyor.
Mekan yerleşimiyle ilgili anılar eski anılarımıza ulaşmakta en iyi giriş noktalarındandır, bunlar yalnızca şok etkisi yapan olaylar konusunda değil, çocukluğumuzdaki daha sıradan olayları hatırlamamıza da yardımcı olurlar. Eski odalarımızı zihnimizde canlandırmak, bize yanımızdaki boş yatağı, açık kapıyı ya da orada duran kişiyi "görme" olanağı verir.
Sayfa 266Kitabı okudu
Reklam
Devlet 1860-1870 yıllarından itibaren, yaşa dışı kürtaj uygulayan kadınların ve şarlatan hekimlerin peşine düştü. 1890’larda işler bir adım daha ileri götürüldü ve hükümet bu işi yapanlara göz açtırılmayacağını duyurdu. Halk anlayamıyordu, hatta haber şok etkisi yarattı. Devlet neden bu işe karışıyordu ki?
Sayfa 100 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Özal'ın Talihsiz Beyanatı Rus ordusunun hareketi dünya kamuoyunda tepki ile karşılanırken, Türkiye'de ise halkın ve devletin tepkileri farklıydı. O günlerde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üst makamından yapılan talihsiz bir açıklama, Azerycan halkında şok etkisi yaptı. Türkiye gazetesi muhabirinin, “Türkiye'nin hadiselere münasebetini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Ebülfez Elçibey şöyle cevap verecekti:“Esasen Türkiye'nin gazetelerinden son zamanlar memnunuz. Çünkü son hadiseleri olduğu gibi yazıyorlar. Bize karşı yapılan iftiraları boşa çıkardılar, bu da bizim için büyük manevi destektir, Türkiye içtimaiyetinin de bu hadiselerle alakalı yürüyüşler, mitingler yapması bize manevi destektir. Dış işleri bakanlığının bir beyanatı çok güzel idi ama Turgut Özal'ın o beyanatı(sünni-şii) ve “Biz buna karışmıyoruz” demesi çok gazap doğurdu. Ben bunu anlamadım. Atatürk'ün dediği gibi biz evvelceTürk'üz. Sayın Özal biraz acele ediyor, yani meselenin kökünü araştırmıyor. Özal ve Türk hükümeti, Azerbaycan hakkında çok az şey biliyor. Turgut Özal bu hadiselere karşı Avrupa nasıl düşünür diye düşünmüş, bu doğru düşünce değil. Türkiye hiçbir zaman Türklüğünden kaçmamalıdır, çünkü Avrupa Avrupa'dır.Türkiye'nin bir eli doğudadır, millet doğuludur, tefekkürü doğuludur, bundan kaçamaz.
Bir zamanlar o kadar aşina olduğum Avrupa'ya şimdi artık yabancı gözlerle bakıyor olduğumu farketmek, üzerimde neredeyse şok etkisi yaptı. İnsanlar gözüme eskisinden daha çekilmez, daha kaba, daha beceriksiz gözüküyorlardı...
Sayfa 157 - İnsan Y.Kitabı okudu
Reklam
553 öğeden 411 ile 420 arasındakiler gösteriliyor.