Bu kitabı veya şiiri, okuduğunuzda yada dinlediğinizde kalbinizle bağlantınız henüz kesilmemişse, yani dünya tam olarak sizi kürek mahkûmu günü esir almadıysa inceden bir sızı hissediyorsunuz.
Ve kitap saat 3'te idam edilecek mahkûmun kalabalıklar içinden geçişini, kalabalıkların bunu şölen biçiminde kutlayışını, bir insan hayatını önemsememelerini o kadar güzel anlatıyor ki Sanki kalabalık içindesiniz...
Sonra acaba bende insan hayatlarını istatistiğe indiren bu çağda bu kalabalıktan biri miyim sorusunu sorduruyor?
"Saat biri çeyrek geçiyor, başımda şiddetli bir ağrı var, belim buz gibi, alnım alev alev yanıyor.
Her ayağa kalkışımda sıvıyla dolu beynim kafatasımın çeperine vuruyor. Gözlerim duman içinde kalmışım gibi yanıyor, dizlerim ağrıyor.
Bir saat 45 dakika sonra iyileseceğim."
....
Saat 4
....