Son dönemin önemli romanlarından biri olan "Yaşamak"ı nihayet okudum. Modern Çin'in en iyi yazarlarından biri olarak kabul edilen Yu Hua'nın 1993 tarihli bu yasaklı romanını büyük bir beğeniyle karşıladım.
Roman, toprak sahibi bir ailenin oğlu Fugui'nin trajik hikayesini anlatmaktadır. Gençlik döneminde yaptığı hatalar nedeniyle ailesinin 65 dönümlük arazisini kaybeden Fugui, büyük bir yoksulluk dönemine girer. Bir gün kasabaya gittiğinde askere alınır ve yaklaşık iki yıl eve dönemez. Fugui'nin yaşam öyküsünü, köyleri dolaşıp halk şarkıları derleyen bir anlatıcıya aktardığı bu eser, okuyuculara derin bir hüzünle karışık bir yaşam hikayesi sunar. Askerdeyken ateşli bir hastalık geçiren kızı konuşma ve işitme yetisini kaybeder. Eve döndüğünde fakirlikle mücadele eden Fugui, oğlunu okutabilmek için kızını başka bir aileye vermek zorunda kalır. Eşi Jiazhen ise kemik erimesi hastalığına yakalanır ve giderek zayıflar. Kızı doğum sırasında, damadı ise bir iş kazasında hayatını kaybeder. Torunu da boğazına fasulye kaçması sonucu yaşamını yitirir.
Her ne kadar belirli bir noktadan sonra Kemalettin Tuğcu romanlarına benzese de "Yaşamak" kendini okutmayı başaran bir eser. Ancak yazarın sürekli tekrarladığı "Böyle olacağını kim bilebilirdi?" tarzı sorular, bir süre sonra okuyucuda bıkkınlık yaratabiliyor.
Yu Hua'nın "Kanını Satan Adam" romanı da okuma listemde yer almakta. Bu eseri de okuyarak yazar hakkında daha kapsamlı bir değerlendirme yapmayı planlıyorum.