Pluto

Pluto
Bir kitabı okumaya başladı
Reklam
256 syf.
10/10 puan verdi
Okurken sıkılmayacağınız bir şaheser. Ömer'in dönüşümü, maddi olanaksızlıkların insanları sürüklediği psikolojiyi anlatması bakımından, muhteşem işleniyor. Bu kaliteyi bulabileceğim Türk yazar sayısı kısıtlıdır.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019169bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
256 syf.
10/10 puan verdi
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali
8.4/10 · 169bin okunma
İnsanlar-2
Öldükten sonra insanların bir yerde buluştuklarını söyleyenlere inanmak isterdim. Yaşarken, ne sıkıcı ve soluk insanlarla birlikte geçiriyoruz ömrümüzü. Hiç olmazsa öldükten sonra, aralarında bulunmaktan zevk alacağımız insanlarla yaşasaydık.
Sayfa 576 - İletişimKitabı okuyor
Reklam
İnsanlar
İnsan akıllı bir görünüşle, en saçma sözleri bırakabilir çevresindeki insanların yarattığı boşluğa. Çok fazla da üzülmüyordu. Duyuların zayıflıyor mu oğlum Turgut? İçindeki o tarifsiz, kuvvetli duygu, başka duyguları körleştiriyor mu? İnsanlar! Neden kaybolup gitmeme seyirci kalıyorsunuz? Benden ne kötülük gördünüz? İnsanlar, duygusuz bir telaşla kaçışıyordu. Çok zayıfladım insanlar! Belki de kaçmak istediğim bir işe farkına varmadan sürüklüyorsunuz beni. Oysa, ne kadar korkuyordum beni tutmanızdan. Ne kadar tutucu görünüyordunuz. Ne hileleriniz vardı. Ne kadar zayıf bağlarla bir arada tutuyormuşsunuz toplumu. Benim ayrılmama seyirci kalmanız ne kadar dehşet verici. Sonra, durum artık saklanamayacak bir şiddet kazanınca, şaşırmış görüneceksiniz. Sahte bir şaşkınlık göstereceksiniz. Sizi hesaba katıp yola çıkanları büyük hayal kırıklığına uğratıyorsunuz. Ne diyeyim? Siz beni tanımıyorsanız, ben de sizi hiç bilmiyorum. Buna da üzülmüyorsunuz. Daha beter olun!
Sayfa 403 - İletişim. TurgutKitabı okuyor
Lakırtı
Dasein’in özsel varlık konstitüsyonuna ait olan ve onun açımlanmışlığını birlikte oluşturan söz, lakırtıya dönüşme imkanına sahiptir. Lakırtı olarak söz, dünya-içinde-varolmayı eklemlenmiş bir anlayış içinde açık tutmayarak onu kapatır ve dünya-içindeki varolanların üzerini örter. Bunun olabilmesi için bir aldatma kastını taşıyor olmak gerekmez. Zira lakırtının varlık minvalinde, bir şeyi bilinçli olarak başka bir şeymiş gibi göstermek yoktur. Zeminsiz dayanaksız söz söy­leme ve bunu başkalarına nakletme zaten yeter de artar, açımlanma­nın kapanmaya dönüşmesi için. Çünkü söylenen söz, öncelikle hep “söyleyici”, yani keşfedici olarak anlaşılmaktadır. Dolayısıyla lakırtı, tabiatı icabı (hakkında konuşulanın zeminine inmeyi ihmal ettiği için) bir örtmedir. Hakkında konuşulanın sözde anlayışına vardıran lakırtı, bu sözdelik yüzünden her türlü yeni soru ve hesaplaşmayı engellediği, kendine has biçimde bastırdığı ve geride bıraktığı için durum daha da vahim bir ha­le gelir.
Anlama
Anlamak bizatihi Dasein’in zati varlık imkanının eksistensiyal varlığı­dır. Söz konusu varlık, kendi varlığının var oluşunun ne olduğunu kendin­de açımlamaktadır. Dasein kendi kendine anlayış içinde şöyle seslenebilir: “Ne isen o ol!” Anlama, Dasein’in dünya-içinde-varolma olarak açımlanmışlığının tamamını ilgilendirdiğinden, anlamanın kendini adayışı, bir bütün olarak tasarlamanın eksistensiyal bir modifikasyonu olmakta­dır.
Şuradalık, fırlatılmışlık ve keyifsizlik
Nereden ve nereye sorusu bakımından gizlenmiş, ama kendi bakı­mından alabildiğince açık biçimde açımlanmış olan Dasein’in söz konu­su varlık karakterine, yani “öylelik” haline, Dasein’in kendi şuradalığına fırlatılmışlığı diyoruz. Böylece Dasein, dünya-içinde-varolma olarak şurada var olmaktadır. Fırlatılmışlık ifadesi, tevdi olunmuşluğun
Dasein-2
İnsandaki lumen naturale’den bahseden ontik figüratif söz, as­lında söz konusu varolanın eksistensiyal-ontolojik yapısından başka bir şeyi dile getirmez: insanın var olma tarzı kendi buradalığı olarak var ol­maktır. “Aydınlanmış” demek, dünya-içinde-varolmak olarak insanın bizzat açıklıkta olması, başka bir varolan üzerinden değil bizzat kendi­nin kayranı olarak var olması demektir. Sadece eksistensiyal olarak böylece açıklıkta olan bir varolan, mevcut-olanlara aydınlıkta erişebilir, karanlıktakilerse saklı kalır. Dasein kendi şuradalığını kendi hamurun­da taşır. Ondan mahrum olsaydı sadece olgusal olarak var olmamakla kalmayacak, öyle bir öze sahip bir varolan bile olamayacaktı. Dasein bizzat kendi açımlanmışlığı olarak vardır.
Reklam
Dasein-1
"Dasein’ın “özü” kendi varoluşunda yatar. Bu varolanda meydana çıkartılabilen karakterler, şöyle ve böyle bir “görünüme” sahip mevcut bir varolanın mevcut “özellikleri” olmayıp, hep kendisine ait olan var olma imkanlarıdır, başka bir şey değil. Bu varolanın tüm öylelikleri bi­rincil olarak varlıktır. Bu sebeple söz konusu varolanı isimlendirmek için kullandığımız “Dasein” ismi onun masa, ev, ağaç gibisinden bir neliğini değil varlığını' ifade eder." *Yukarıda alıntısı verilen bölüm aslında kitabın özünü oluşturan Dasein kavramının muhteşem bir tanımıdır. Bu kavramın farkında olan insanların gözyaşları dökmesine neden olabilecek denli derin bir tanım yapmıştır Heidegger. Dasein benim zihnimde şu şekilde ortaya çıkar; zihnin kendi varlığını hissetmesinin ardından, onun bulunduğun bedenin içine hapsolmuş olduğunu kavraması, ardından bedenine bakıp şaşırması, bedenin bir nesne gibi karşısına çıkmasına rağmen onu hareket ettirmesiyle birlikte beden ile zihin arasında ikileme düşülmesi.
208 syf.
10/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre
7.9/10 · 22,3bin okunma
Pencere, Ayna ve Tavan
"Az kalsın aynaların tuzağına düşüyordum. Kurtardım kendimi ama, bu kez de pencereye yakalandım. Ellerim iki yanıma sarkmış, kararsız, pencereye yaklaşıyorum.Çenem düşecek gibi esniyorum, gözlerim yaşarıyor. Pipomu sağ, tütün paketimi sol elimde tutuyorum. Pipo­yu doldurmak gerek. Ama bu işi yapacak gücüm yok. Kol­larımı iki yanıma bırakmışım, alnımı cama dayıyorum. Pencereden çekip alıyorum kendimi, sallana sallana odanın öte yanına gidiyorum, aynaya yakalandım... İşte sonsuz bir süre daha. Aynadaki görüntümden kurtulup yatağın üzerine yığılıyorum. Tavana bakıyorum; bir uyuyabilsem! Sessizlik. Sessizlik. Zamanın değip geçişlerini, kayıp gidişlerini duyumsamıyorum artık.Tavanda imgeler görü­yorum."
Sayfa 45 - CanKitabı okudu
160 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Başyapıt
Özellikle intihar ile ilgili olan bölümü tekrar tekrar okunması gerekiyor. Bir çok filozofun tahlillerini yapan Camus, bunu edebiyatçıların düşünceleriyle karşılaştırırken hiç tekrara ve alıntıya düşmeden, kendi düşüncelerini bu başyapıtta bizlere sunuyor. Kendime sorduğum birçok soruyla karşılaştımı söyleyebilirim.
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20158,2bin okunma
415 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.