Kısa ama olağanüstü.
Kitap için ilk söyleyeceğim şey bu.
İnsanın, kendisini, özel ve sosyal çevresini, içinde bulunduğu toplumu ve buradan hareketle tüm dünyayı anlayış ve algılayış pratiği üstüne muazzam tespitler bütünü içeriyor. Kitabı okurken Berger'in Görme Biçimleri kitabını hatırladım. Keza bu kitapla çok iyi bir çapraz okuma gerçekleştirebilirmişiz. İnsanı ve oluşturulan (belli bir sınırda tutulan) algılama kapasitesi üzerine öyle güzel felsefi soruların peşine düşmüş ki Ponty, okurken kendinizi sorgulamamanız elde değil. Dolayısıyla muazzam bir pratik kitabı da...
Önce fenomenolojik bir yaklaşımla bilgiyi, bilmeyi ve bilme biçimlerini ele alarak oluşan algının öznel ve nesnel etkilerine değiniyor, sonrasında ise gözünü sonsuzluğa diken insanoğlunun yarattığı dogmatik kavramlardan, her şeyin kendisi için olduğunu varsayarak kibriyle kendini doğadan sakınan insanın bu yanılsamalardan ayrıştırarak daha sade ve daha insani bir insanı ortaya koymakta. Bu yolla insanları algısal boyutta bir aldatmacanın içinde tutan dinamikleri ele almakta. Bunun dışında sanat gibi alanda da algının yansımalarını örneklerle açıklayarak insana dair pratiklerin, algıya ne denli açık olduklarını ortaya koymuş. Herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Hayata karşı daha zengin bir bakış açısı sunacaktır. Keyifli okumalar.