Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şevval

Şevval
@sorachan_nn
Özgürlük, iki kere iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse, gerisi gelir.
Reklam
Sokrates sofistlerle birlikte demek istiyor ki; insanın hayatı dünyanın hayatından daha önemlidir; asıl bilgi dünyayı değil, insanı bilmektir. Tanrılar evreni yönetedursun, insan kendi hayatını yönetmelidir, iyiyle kötüyü, doğruyla eğriyi ayırt etmesini öğrenip hem kendini, hem başkalarını adam etmelidir. Bütün bilimlerin amacı insanların daha iyi insan olmalarını sağlamaktır.
Zaman yürümüyor gibiydi. Yahut baş döndürücü bir hızla ilerlediği için böyle sanılıyordu.
Sayfa 273Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yasayı bozmak en büyük suçtur. Milletler yasalarla insan olur, yasalarla yaşar.
Sayfa 258Kitabı okudu
İnsanlar, babalarıyla analarının dağ gibi ümitleriyle dünyaya geldikten sonra denizler gibi ümitsizlikler içinde boğularak kaybolup gidiyorlardı.
Sayfa 234Kitabı okudu
Reklam
-Acaba gizli bir aşkı da yok mu idi? -Onun gizlisi yoktu ki... Gizlisi olmadığı için kendisini mahvetti.
Sayfa 229Kitabı okudu
Zaten Selim'e göre yaşamak sadece yaşamak; ölüm ise hatıralarda, gönüllerde, tabiatta ve ebedi karanlıkta yaşamaktı.Yahut da sadece hatıralarda, hatıralardan silindikten sonra tabiatta, tabiatta parçalandıktan sonra ebedî karanlıkta yaşamaktı. O karanlıkta kaybolmak, unutulmak ne güzeldi! Dünyanın bütün güzelliklerine veda etmekte büyük bir fedakârlık vardı ve her fedakârlık gibi bu da muhteşem bir şeydi.
Savaşlar aslında öldürücü, yıkıcı, ızdıraplı şeylerdir. Fakat medeniyetin de, tekniğin de, ahlâkın da, disiplinin de anası savaşlardır. Fedakârlık ruhunu bileyerek insanları bencil yani hayvan olmaktan kurtarır. Kazanmak için itaatin şart olduğunu öğreterek toplulukların disipline girmesini, yani üstün insan olmasını sağlar. Savaş olmasa yeryüzünde milletler değil, hırsız çeteleri türeyecek ve insanı hayvandan ayıran erdemler doğmayacaktır. Yani şunu demek istiyorum ki yakışıksız ve çirkin gözüken bazı şeyler gerçekte faydalıdır ama insanların çoğu o faydayı kavrayamaz.
Sayfa 183 - Doktor Cezmi OğuzKitabı okudu
Aşk da böyledir. Aslında şehvettir yani hayvanî bir istek. Fakat romantik bir muhayyele onu o kadar süsler ve güzelleştirir ki aşkın ilahî bir duygu olduğuna inanırız. Yüzlerce yıldan beri bu şairane tarifleri dinleye dinleye aşkın insanüstü bir şey olduğunu sanmışızdır. Gerçekte şehvet isteğinden başka bir şey değildir.
Sayfa 181 - Doktor Cezmi OğuzKitabı okudu
Reklam
İnsan meziyet sahibi olmaya mecburdur. Anormal olan: Kusurdur. Bir asker cesurdur diye alkışlanmaz ama korkarsa ayıplanır.
Sayfa 120Kitabı okudu
İnsanların sık sık "Gözümle görsem inanmam!" dediklerine dikkat etmişsinizdir. Bu ne demektir? İnsan gözüyle gördüğüne de inanmayacaksa görmenin mânâsı kalır mı? Bu, doğrudan doğruya ilk inanca sadık kalmanın neticesidir. Yani insanlar bir nevi hastadır.
Sayfa 106Kitabı okudu
Benim gördüklerimi gören, çektiklerimi çeken kim olsa bana benzerdi.
Sayfa 105 - YekKitabı okudu
- Ordular kurup çarpışmak için bir mecburiyet yok ki Selim Beğ! Bu dünyanın nimetlerinden bol bol faydalanmak dururken neden ordular kurulsun? Neden kanlar dökülüp kahramanlar toprağa serilsin? - Ya ne yapılsın? - Yaşansın efendim, yaşansın...
Sayfa 104Kitabı okudu
İnsanlar okunmamış birer kitaptır. En basitleri hakkındaki hükmü bile tamamının okunmasına bırakmalı. Biraz derince olanların ise, iyice okunduktan sonra üzerinde az veya çok düşünmek lâzım.
Bu muamelelerden ve insanların topyekûn kahpeleşmesinden sonra artık onun ruhu ölmüştü. Ruhsuz bir ceset içinse üzülmeye değmezdi.
Reklam
Kendisini insanların bu kadar çirkefleştiği bir asırda dünyaya getiren kadere lanet ederek dinlenmek ve toparlanmak istedi.
Bu şartlar içinde para ihtiyacı birdenbire kendini gösteriyor ve para gibi aşağılık bir nesneye muhtaç olmak da onun gururunu zedeliyordu.
Ona göre insanlar kumanda edenlerle kumanda edilenlerden ibaretti ve hayat denen nesne, süngü takıp avcı hattında yürümekten başka bir şey değildi.
Kendisini bu kadar duygulandıran da galiba bir dert ortağının olmayışı, hatta derdini işitecek bir yabancının bulunmayışı idi.
Hakikaten şu insanlar pek müz'iç mahlûklardı. Kendi akıllarının üstünlüğüne inanarak başkasına öğüt vermekten vazgeçmiyorlar, fakat kendi gülünçlüklerini, zavallılıklarını da bir türlü idrak edemiyorlardı.
"Bana insanlardan mı bahsediyorsun?" demişti. "İnsanlar mazide ve tarih yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değil."
Sayfa 33 - Selim PusatKitabı okudu
Reklam
Âcizleri, lâyık olmadıkları mevkilere geçiren bir devlet batar!
Sayfa 31 - Selim PusatKitabı okudu
Hapse kaatiller, hırsızlarla beraber fikir ve kanaat sahipleri de giriyor, fakat yığın bu iki zümreyi birbirinden ayıramıyor yahut ayırmaya lüzum görmüyordu.
Hayatımda hiçbir zaman o gün kadar kendimi enerjik hissetmedim. Tekrar o kadına sahip olamayacaktım. Ancak insan her şeyi kaybettiğinde kalanlar için savaşır. Bunu kendi savunmuş gibi yapar. Benim yapmam gereken son şey ise onun sırrını saklamaktı.
Sayfa 44
Kendi aydın kesimine sahip olmayan ülke bedbahttır, şanssızdır. Bir tek halkı talan eden cahil, aptal ve eğitimsiz, çoğu zaman ise yırtıcı kişiler aydın kesimin düşmanı olabilirler, oluyorlar da.
Sayfa 147Kitabı okudu
Yönetmenliğin teknik ayrıntıları çeşitli metinlerde açıklansa da okumak Chris'in sabrını zorlardı hep. Dolayısıyla insanları okumayı yeğlerdi. Doğuştan meraklı biri olarak insanları soru yağmuruna tutar, bildikleri her şeyi söyletirdi. Oysa aynı şeyi kitaplara yapmak mümkün değildi. Kitaplar kolay gibi görünebilirdi fakat bu yanıltıcıydı. "Dolayısıyla" ve "açıkça görüldüğü üzere" gibi laflar ederlerdi, ortada açıkça görünen bir şey yokken hem de. Alengirli dillerine de asla meydan okunamazdı; onları kurnazca yumuşatarak "Hey, dur bir dakika. Ben aptalım da. Tekrar söyler misin? Demek mümkün değildi. Kitaplar kıskıvrak yakalanamaz, kıvrandırılamaz, parçalara ayrılıp incelenemezdi.
İnsan yaradılışı tam bir eşitliğe razı olamaz. Ufak tefek imtiyazların teşvikine de muhtaçtır. Diyebilirim ki, bizzat iyilik dahi, ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir.