Âkif, hisli bir yürekmiş; N.Fâzıl, fikir çilesi çekmiş; Nâzım Hikmet, Türkçe'yi şiiriyle taçlandırmış; Tevfik Fikret, tek başına bir ekolmüş; Hâmit, şiirin esnek kanatlarıyla uçmuş; Hâşim, şiiri gözünden bile kıskanmış; Garip Akımı, şiirde çığır açmış; İkinci Yeni, şiiri esâretten kurtarmış; Karakoç, modernle geleneği terkip eden mısralar yazmış... Peki, o hâlde sorarlar adama: Sen, papağanlıktan başka ne yaptın, şiire ne kazandırdın?.. Değil şiirlerini, isimlerini bile anarken ürperen tüylerin sahibi sen; Türk şiirinin istikbâli uğrunda, hangi nesillerin tüylerini amuda kaldıran yeniliği getirdin?..
Şirazlı Şeyh Şadi’nin Gülistan’ında bilge bir adama şu soruyu sorarlar: “Yüce Allah gölgeleri boylarını aşan, birbirinden heybetli binlerce ağaç yaratmış ama bunlardan yalnızca hiç meyve vermeyen selvi ağacı azat, yani özgür diye biliniyor. Bu işin sırrını çözebilir misin, efendi?” Adam da şöyle cevap verir: “Her bir ağacın kendine has bir meyvesi, kendine uygun bir mevsimi olur. Ağaç bu mevsim devam ettiğinde tazeliğini koruyarak yeşermeye devam eder, sona erdiğinde de kuruyup solar. Ancak bu durum selvi ağacında görülmez; o yeşermeye, yaprak açmaya devam eder. Azatlar, yani bağımsız inananlar da böyledir. (…) Kalbinizi gelip geçici şeylere kitleyip kalmayın, zira Fırat ve Dicle’nin suları halifelerin soyu tükendikten sonra bile Bağdat’ın içinden akacaktır. Elinizdekiler bollaştığı zaman, hurma ağacı gibi cömert olun. Verecek bir şeyiniz olmadığında da selvi ağacı gibi azat olun; özgür yaşayın.”
Dur arada diyorum kendime , adam ol, sen kimsin mutsuz olmak kim! Sorarlar adama ' hiç mi güzel şey görmedin hayatta' derler. O zaman işte kendime geliyorum.
Kitabın içeriğiyle ilgili yorum yapmadan önce ismi hakkında birkaç kelam etmek istiyorum, "intibah" kelimesinin Türkçe karşılığı "uyanış" ama bana kalırsa bu kitabın bir uyanıştan bahsettiğini söylemek büyük yanılgıya düşmek olur. Tam aksine bence bu eser bir "uyuyakalış"ın romanı. Zaten orijinal adı "Son