Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendi kendime yaşamımın neden ibaret olduğunu soruyordum ve şu cevabı alıyordum: Bir kötülük ve saçmalıktan ibaret. Gerçekten de, kendi hayatım -zevk düşkünlüğünden ibaret olan o hayat- anlamsızdı ve kötüydü, bu yüzden de "Hayat kötülük ve saçmalıktan ibarettir" yanıtı sadece benim kendi hayatımla ilgiliydi, bütün insanlığın var oluşuyla ilişkili değildi. Sonradan İncil'de rastladığım şu gerçeği idrak ettim: "İnsanlar ışıktansa karanlığı daha çok severler, çünkü yapıp ettikleri şeyler fena şeylerdir. O ki kötülük yapar, ışıktan nefret eder ve yapıp ettikleri için azar işiteceği korkusuyla ışığa gelmez." Şunu anladım ki, var oluşun ne anlama geldiğini kavrayabilmek için ilk önce yaşam anlamsız ve kötü olmamalıydı, ancak bu şekilde onu akıl yoluyla açıklayabilirdik.
Önceden sorularıma neden cevap alamadığımı anlamıyordum, şimdiyse soru sorabileceğime nasıl inanabildiğimi anlamıyorum. Ama gerçekte inanmıyordum ki, soruyordum sadece.
Reklam
16. yüzyılda yaşayan Mercator'un kitaplarına baktım. Ama şunu soruyordum: "Acaba bu bilgiler Avrupalılara nereden geldi?" Bir yerlerden aldıklarını düşünüyordum. Çünkü Avrupalılar o zamanlar enlem ve boylama dayanarak harita yapamıyorlardı. O zamanlarda sadece Müslümanlar bunu biliyorlardı.
Sayfa 117 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
"Hayatım nedir?" diye sorup "Bir kötülüktür." şeklinde cevaplarken tamamen doğru olduğumu fark ettim. Hata, sadece kendim için geçerli cevabı bütün hayata yüklememdi. Kendime hayatımın ne olduğunu soruyordum ve cevabımı alıyordum; kötü, anlamsız. Gerçekten de öyleydi, hayatım, şehvete olan düşkünlükle harcanmış, anlamsız ve kötüydü. Dolayısıyla hayatın anlamsız, kötü olduğu iddiası yalnızca kendi hayatım için geçerliydi, hayatın geneli için değil.
Sayfa 58
Geri143
651 öğeden 646 ile 651 arasındakiler gösteriliyor.