1. Schopenhauer - Say yayınları dizisi
2. Schopenhauer - İsteme ve Tasarım olarak dünya
3. Schopenhauer - Aşkın metafiziği
4. Rudiger Safranski - Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi)
5. Nietzsche - Böyle buyurdu zerdüşt
6, Nietzsche - Putların Alacakaranlığında
7. Nietzsche - İyinin ve kötünün ötesinde
8. Nietzsche - Ecce
1.78 boyundaydı babam. Karbonhidrat ağırlıklı beslenmenin doğal bir sonucu olarak ben onu bildim bileli göbeği vardı.
Saçları azalmaya başladıktan sonra daha kısa kestirir, saçımın uzun olmasından son derece rahatsızlık duyardı.
Afşin'de başlayan hayatının son 32 yılı arada -Kayseri'de geçen- 7 yıl kesinti dışında hep Kırşehir'de
Çevremden gizlenerek -korkarak- korkuma karşı zor kullanarak - içten içe ve çok derinden sarsılarak- neredeyse yasadışı bir mücadeleydi yazı yazmak benim için...
(Asım Bezirci ile olan bir söyleşi, Soyut Dergisi, 1965)
Evet geldik Yanık Saraylar'a çıktığı günlerde edebiyat otoritelerini yıkan, yıktığı için hazmedilemeyen ve bir sürü saldırıya
Jorge Luis Borges, zihnimin içine korkunç bir dalış yaptı. Kum Kitabı sıradan bir öykü kitabı değil öncelikle bunu belirtmem gerek. Her bir öyküsü sanki ayrı bir kitap okumuş doyumunu veriyor. Asla sonu yok...
Bu kitapta kesinlikle kara büyü var...
Hiçbir kitap, okuma, düşünce, düş son değil... Gerçekler ise asla duru değil...İnsanın asıl
~~~~~~~~~~KİTÂB-I AŞK~~~~~~~~~~
Türk ve Dünyâ Edebiyatı’ndan aşka, sevdâya, muhabbete dâir alıntılar... Katkıda bulunmak arzu eden sevgili okurlar davetlidir; lütfen buyrunuz!..
1
Sevgiliye sadakatin özü ve özeti, aşkını sır gibi saklamak, iyilik gördüğünde de, kötülük gördüğünde de bu tavrı değiştirmemektir...
Kitab-ı Aşk, İskender Pala
Çavdar Tarlasında Çocuklar (1) kitabını okuduktan sonra şu cümleler kafamda dolandı durdu:
“ .... büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta-yetişkin hiç kimse, yani- benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi
Çıksam şimdi güzelliğin gökyüzüne
Dolaşsam
Görsem bütün tanrısal sevgileri
Ölümsüzlüğün sofrasına bağdaş kursam
Ve anlatsam
Anlatsam o ağlatan mutluluğu
Bilmem inanır mı bana mavilikler
“Babam bana mal mülk bıraksaydı, çocukluğum değişirdi; bir başkası olacağım için, yazamayacaktım.” Bu satırlarda açıkca anlaşıldığı gibi, Sartre kendi yaşamı üzerinden yaptığı bir temellendirmeyle bir anlamda, özü belirlenmiş olan bir insan tipinin gerçekte “doğal bir biçimde” mümkün olamayacağını ortaya koyar. Çünkü insan, içinde yaşadığı dünyaya fırlatılmıştır ve sadece hayatında etkin olan faktörler ve onun bunlar karşısında takındığı tavır yoluyla kendisi olabilir; insan için belirleyici olan bir öz anlayışı söz konusu değildir.
Ankara'da bir başka roman kahramanı daha katıldı bu gruba: Vüs'at O. Bener. Benim askerlik yaptığım yıllarda her gece evlerine gittiğim bir dostumdu Vüs'at. Oğuz'la onu tanıştırınca Oğuz da müthiş bir dost kzanmış oldu. Vüs'at da Oğuz'u çok sevdi. Tabii ortak konularımız genellikle edebiyattı. O sıralarda tiyatroyla da ilgileniyorduk. Oğuz Godot'yu Beklerken'i çeviriyordu, ben başka bir İngiliz yazarından, John Whiting'den bir oyun çeviriyordum; bu çeviriler hakkında konuşuyorduk. Ama onun ötesinde çok daha tatlı, çok daha zevkli edebiyat dedikoduları yapıyorduk.
Pazar Postası ve Olaylar dergisi deneyleri Oğuz Atay'ı politikadan soğutuyor. Oğuz Atay'ın politik deneyiminden çıkardığı sonuç ne? O günlerden başlayarak bireyi öne çıkarıyor. Birey kalarak sosyalist mücadele verilebilir mi?