Zîrâ dedikodu, kendisi arttıkça acıma ve şefkati azaltan bir haldir. Suyun söz gibi olmadığını mutlaka farketmişsindir! Taş ise insandan da sert... Ama su, taşın üzerine aka aka delik açar onda! Sözün de insana olan tesiri böyledir...
gecenin ağır sancılı yorgunluğuna eşlik ediyor gözlerim ,Haftalardır içimde kelimelerin kiyafetsiz bir savaşı sürüyor,
Bütün harflerim sana dair ağır yaralı ,heceler ayrilik komasinda ,harflerim kelimelere ne vakit dönüşse ,hangi kelime dilime varsa kalbime saplanıyor , acıya alışık olan kalbimin sensizligin karşında can çekişiyor
Ve kocaman bir veda sana çıkan yollarıma pusu kurmuş ne zaman seni özlediğimi duysa ağır bir hasar bırakıyor gözlerime ,ve gitmeler dolanıp duruyor etrafımda..
İNSAN SEVDİGİNDEN NASİL GİDER Kİ ...
Gitmek ait olduğun şehire .varmak var olduğun yere ,kim olduğunu bilip haddinle yaşamak gerek ...hiç bir sözün hiç bir tesiri altında kalmadigini anlayacaksin,ayrılığın dozajinin arttığı anlarda , acının dozunun hiç zaman degismedigini , sadece şekil değiştirir gibi değiştiğinde var olmak ile yok olmak arasında kaldığin bir arafta, binlerce insan intiharına çiçekler açtırıp onları terk edişini timsah gözyaşlarıyla karşılayacak. Uzun zamandır sende var olduğumu düşünerek nefes alıyordum .kendimi ifadecek kelimeleri hayalin sayesinde ifade edebiliyordum ,artık hayalin bile yasaklandı bana ,içimde ki şehrin sokak lambaları birer birer patlıyor gözlerimin önünde ,yok oluyorum .
..Terk ediyorum artık kendimi... kendimden ,kendimi kurtarıyorum.
zaten var olmak yok olanların ardından, yaşamaya calismak ne haddime
Hayalinin hayatımda ki her anına elhamdülillah..merhaba gökyüzü koynunda yaşamaya (-ölmeye -) geldim ...
Araladığın her sözcüğün kapısında beklersin bazen, bir adım sonra bir başka sözcüğe açılır kapılar.Umduğunu bulursan ne ala sözün tesiri başka…
-Serhan
İçinde hakikatten eser miktarda bir iz, bir koku, bir mana taşıyan hiçbir sözün işitilmek için yüksek sese ihtiyacı yoktur. Fısıltıyla bile söylense, hakikati olan söz rahatça işitilir. Bunun aksine, kim ki sözünü bağıra çağıra söylüyor, sözünün hakikatinden şüphesi olsa gerektir. Yoksa, sözünün kendiliğinden uyandıramadığı tesiri niye sesini yükselterek uyandırmaya çalışsın. Vakıadır, hakikatli söz sükût ile dahi kulaklara erişir, gönüllere ilişir.