Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
224 syf.
9/10 puan verdi
·
14 günde okudu
“Tek bir kişi yüzlerce kişiye nasıl liderlik edebilir?”
Tarihçi-gazeteci yazar Andrew Roberts’in kaleminden çıkan eser 9 bölüm+ sonuç kısmından oluşmaktadır. Dokuz bölümün içinde; 1.bölüm Napoléon, 2.bölüm Horatıo Nelson, 3.bölüm Winston Churchıll, 4.bölüm Adolf Hitler, 5.bölüm Josef Stalin, 6.bölüm George C. Marshall, 7.bölüm Charles De Gaulle, 8.bölüm Dwight D. Eısenhower ve son olarak Margaret Thatcher yer almaktadır. Kitapda yer alan isimlerden ise sadece 5 lider asker kökenli, çoğunlukla yazarın ele aldığı konular hitabet ve ikna kabiliyeti, liderlerin savaşlarda izlediği stratejiler ve taktikleri ele alıp bunların analizini yapmaktadır. Adolf Hitler kısmında ise ağır sayılabilecek pek objektif olmayan bir tablo çıkıyor karşımıza. Altıncı bölüm yani George C. Marshall’dan sonra pek dişe dokunur liderler olduğunu söyleyemeyeceğim ama genel itibari ile akıcı keyifli bir kitap.
Savaşta Liderlik
Savaşta LiderlikAndrew Roberts · Kronik Kitap · 2021191 okunma
Stalin'in bize göre başka bir üstünlüğü de var: Karşısında düşman olarak bir ''yüksek sınıf'' yok. Yirmi beş seneden beri yaptığı temizlemelerle muhalefeti tamamen ortadan kaldırmış bulunuyor.
Reklam
Stalin'in oğlu Yakov'un nasıl öldüğünü ancak 1980 yılında The Sunday Times gazetesinde okuyabildik. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlara tutsak düşen Yakov, bir grup İngiliz subayıyla birlikte bir kampa konulmuştu. Aynı kenefi paylaşıyorlardı. Stalin'in oğlu, kenefi leş gibi bırakıp çıkma alışkanlığındaydı. İngiliz subaylar,
Rus kurdu al diyor bir tanıdığım. Stalin koyarım o zaman adını. Bakunin zor. Hayvana ağır gelir hem.
Devrimden önce Lenin, partiyi, eşitsizlik ve zulüm rejimini devirmeye yemin etmiş sadık devrimcilerden oluşan küçük ve homojen bir grup olarak görüyordu. Devrimden sonra bile Lenin, partiyi kendini adamış işçilerden oluşan elit bir grup olarak düşünmeye devam ederek yeni üyelere kapıyı ardına kadar açmaktansa bu tanıma uymayanları tasfiye etmekle daha çok ilgilendi. 1921 ile 1924 yılları arasında parti üye sayısındaki keskin düşüş, kesinlikle Lenin'in ısrarı sonucu olmuştu
Bolşevik Partisinin üye sayısı, 1917'de 25 bini aşmıyordu. Devrim ve iç savaş sırasında ise kitlesel üyeliklerle üye sayısı şişirildi. Bu döneme ilişkin istatistikler güvenilir değildir, ancak 1921 başında toplam 600-700 bin üyeye ulaşılmıştı.
Reklam
İki önemli karar alındı. Biri, Petrograd'ın isminin Leningrad yapılmasıydı. Lenin anavatana şekil vermekte Petro'yu gölgede bırakmıştı.
Lenin'in ölümü, uzun zamandır parti liderlerini meşgul eden meseleyi açığa çıkardı. Zinovyev tereddütsüz olarak geçici halef kabul edilmişti. Stalin tutkularını açığa vurmaktan dikkatle kaçınıyordu. Cenaze töreni arifesinde Sovyetler Birliği Sovyetler Kongresinin Lenin'in anısına adanan oturumunda Stalin'in övgüleri, Marksist ya da Bolşevik literatürde hala pek bulunmayan ve hürmetli bir bağlılığı içeren hararetli nitelikleriyle yoldaşlarınınkinden ayrılıyordu: "(Biz) komünistler, artık hayatta olmayan ustanın her emrini yerine getirmeye ant içmiş saygılı ve sadık öğrencileriydi(k).''
17 Mart 1921'de, Alman Komünist Partisi hükümete karşı silahlı bir ayaklanma başlattı. Bu ayaklanma parti tarihinde ''Mart eylemi'' olarak geçer. Bu girişim Zinovyev ve Komintern görevlilerince desteklenmiş, hatta belki de kışkırtılmıştı.
23 Şubat 1918'de, esas adı ''İşçi ve Köylülerin Kızıl Ordusu'' olan Kızıl Ordu kuruldu.
Reklam
''Devlet olduğu müddetçe özgürlük olmayacak. Özgürlük olduğunda ise devlet olmayacak.''
Emperyalist savaşın insanlığa korkunç acılar ve yıkımlar yaşattığı bir ortamda başarıya ulaşan 1917 Büyük Ekim Sosyalist Devrimi, Rusya'da burjuvazinin egemenliğine son verdi, işçilerin ve yoksul köylülerin iktidarını ilan etti. Tarihte bir ilki gerçekleştirerek attığı cesur adımlarla dünya emekçi sınıflarına iyimserlik ve coşku yaydı, umut aşıladı.
Aziz(!) Kiril, dinin insanlığa verebileceği zararları kişiliğinde özetlemiş ender bulunan yobazlardan biridir. Bu tür insanların hayatlarını incelemek, onların ve benzerlerinin insan uygarlığına verebilecekleri zararların daha iyi anlaşılabilmesi için çok önemlidir. Şuna eminim ki, Kiril’i iyi tanıyan bir insan ne Hallac-ı Mansur’un katline katlanabilir, ne al Gazzalî’yi ciddiye alır, ne Aziz Bartolomeus gecesine göz yumabilir, ne Hitler’e oy verir, ne Lenin’e veya Stalin’ e veya Mao’ya tahammül edebilir, ne de George Bush’u ikinci kere başkan yapardı.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.