Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cansu

Cansu
@su1004
İngiliz Dili Ve Edebiyatı
19 okur puanı
Kasım 2021 tarihinde katıldı
Aşikârdır ki içimdeki çoğu zaman sınırları aşan, dolup taşan bu saadetin nedeni sadece onun selamıydı. O saadet benden esirgendiğinde öyle bir kedere gömüldüm ki kalabalıklardan sıyrılarak yalnız kalabileceğim bir yere gittim ve toprağı acı gözyaşlarımla ıslattım.
Reklam
Ey Aşk'ın yolundan yürüyenler, Biraz durun ve bana gösterin, Var mıdır benimkinden büyük keder; Rica ederim, beni sabırla dinleyin, Ondan sonra da kararınızı verin, Kalesi ve kilidi ben miyim her eziyetin. Benim kıymetim olduğundan değil, Kendi yüce asaletinden pek tabii, Aşk bana sakin bir hayat lütfetti, Ki duyardım arkamdan söylenenleri: “Rabbim, hangi büyük fazilet ola ki Böyle süsleyen, bu adamın yüreğini?” Aşk'ın servetinden beslenirdi vakarım, Hiç kalmadı şimdi kendime itimadim, Böyle fakir yaşamak tek çaredir şimdi, Bir söz söylemek korkutur artık beni. İşte böyle olurum nihayetinde, Eksiğini utanıp gizleyenler gibi; Dışarıya neşeli göründüğü halde İçinden ağlayan ve çırpınan biri.
Yıldızların ışıldadığı vakitlerde, Gecenin tam üçüncü saatinde, Birden dehşetle dolmuştum, Aşk'ı karşımda gördüğümde.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Research has shown that there is a degree of shared pedagogical knowledge among language teachers that is different from that of teachers of other subjects.
Anası tek başına söyledi: - “Ölüm o kadar güç değildir. Unutulmak yamandır.” Babası fısıldadı: - “Asıl ölüm unutulmaktır.” Amcası ilâve etti: -“Unutmak da ölmektir.” İsa Beğ devam etti: - “Hayat birkaç hâtıradır.” Balâ Hatun bitirdi: - “Hayat ölümün başlangıcıdır.” Çakır, farkına varmaksızın elindeki Kur'an'ı açmıştı. O zaman beş hayalet birden tekrarladılar: - “İnsan anıldıkça yaşıyor demektir.” -“Anıldıkça yaşıyor demektir.” - “Yaşıyor demektir...”
Reklam
Bir hayat kasırgası içinde ömür geçirenler, bir gölgelikte dinlenmek için vakit bulamayanlar, tehlikelerle arkadaş olanlar böyle geçici bir huzura kavuşunca kendi gönülleriyle hesaplaşırlar, geçmişi hatırlarlar. O zaman her şeyin ölçüsü büyür ve hatıralar güzelleşir. Mazide kalan insanlar kusurlarından ve suçlarından sıyrılmıştır. O, bir arkadaşsa daha vefalı, bir sevgiliyse daha çekici; bir anaysa daha şefkatli olur. Hattâ böyle dakikalarda insan düşmanını bile bağışlamağa hazırdır.
bir roman okumak arzusu sardı içimi esaslı bir kitap almalı mutlaka yarın sabah üstüne düşüp bitirmeli uykusuz duraksız
Yazı gerektiği gibi yazıldığında (yani benim yazdığım gibi yazıldığında) karşılıklı söyleyişiden başka bir şey değildir. Nasıl, dostlarınızla birlikteyken hep siz konuşmazsanız, - iyi aileden, edepli bir yazar da hep kendi düşüncelerini öne sürmez. Okurun idrakına gösterebileceğimiz en gerçek saygı, bunu dostça ortadan ikiye bölmek ve ona da, sırası geldiğinde, kendi hayal edebileceği bir şeyler bırakmaktır.
Zira okurumun şimdiye dek hiçbir konuda hiçbir şeyi tahmin edememiş olmasının sorumluluğu büyük oranda bana aittir. Ve, bu açıdan Efendim, ben öyle iyi, öyle özel bir mizaca sahibimdir ki, eğer sizin bir sonraki sayfada karşınıza ne çıkacağı konusunda en küçük bir fikir, bir varsayım öne sürebileceğinizi düşünsem, - onu kitabımdan derhal söker atardım.
Usta bir düşünür fikirlerini tek başına savunmaktan gocunmaz; yeter ki, onları gerektiği gibi gözler önüne serebilsin.
Reklam
Değer verdiğim bir adamın bu şakalarının kara ruhluluğundan ya da kötü niyetten kaynaklanmadığına eminim. - Bunların içtenlikli ve oyunbaz girişimler olduğunu biliyor, inanıyorum: - Ancak, sevgili çocuk, aptallar bunun ayırdına varamazlar ki, - düzenbazlar da varmak istemezler; sense birini kışkırtmak, öbürüyle dalga geçmek ne demektir, hiç mi hiç bilemedin. Ortak çıkarları adına bir araya geldiler mi, inan bana, öyle bir savaşa tutuşurlar ki seninle sevgili dostum, sonunda canü gönülden pes eder, yaşamaktan vazgeçersin.
Hayatını bilgi ve bilgeliğin arayışına adamışsın, tıpkı benimde eskiden yaptığım gibi. Tüm içtenliğimle dilerim ki isteklerinin hazzı benimki gibi, seni sokacak bir yılana dönüşmesin.
Sanat bir toplumun ideolojisinin parçasıdır; bir toplumsal sınıfın öteki gruplar üzerinde güç uyguladığı durumu, ya toplumun çoğu üyesi tarafından "doğal" olarak görülen ya da tamamen görme alanı dışına çıkarmayı garanti altına alan toplumsal algının karmaşık yapısındaki bir öğedir. O halde edebiyatı anlamak, bir parçası olduğu bütün toplumsal süreci anlamak demektir.
İnsanlar yaşamlarının toplumsal üretiminde isteklerinden bağımsız ve zorunlu bazı ilişkilere girerler; girdikleri üretim ilişkileri kendi maddi üretim güçlerinin gelişiminin zorunlu bir evresine tekabul eder. Bu üretim ilişkilerinin tamamı, toplumun ekonomik yapısını, belirli toplumsal bilinç biçimlerine tekabul eden yasal ve siyasal bir üst yapının üzerinde yükseldiği gerçek temelini oluşturur. Maddi yaşamın üretim tarzı genel olarak toplumsal, siyasal ve düşünsel yaşam sürecini koşullar. İnsanların varlığını belirleyen bilinçleri değildir; aksine sosyal varlıkları bilinçleri belirler.
Ekonomi Politiğn Eleştirisine Bir Katkı önsözüKitabı okudu
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.