"Düşündüm; dili konuşanın kalbi konuşmazmış, kalbi konuşanın da dili konuşmazmış."
Sayfa 131
,,,Zaten mâzi bir hayale, bir de söze düşerdi. Hayal mâzi de yalnız yürürdü de mâzi dile düşünce hep bir yoldaş isterdi...,,,
Sayfa 33
Reklam
Aşk, dile düşmekti. Aşka düşen dile düşerdi, en çok da şairlerin diline.
Aşk, sırdı; sır gibi gözlerden, gönüllerden cümle dillerden uzak tutulmalıydı ki, aşk sırrına erebilsin.
Sayfa 206Kitabı okudu
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Allah korkusu, kişinin yedi uzvunda kendini aşikar eder. İlk yer dildi. Allah'tan korkan dilin söze mecali kalmazdı. Dil konuşunca kalp itiraz ederdi. Şeytan dil ile insanda hükmederdi. Dil nefsin anahtarı, şeytanın sözcüsüydü. Terk-i kelam nefse en ağır gelen haldi. Kelam oruca durunca nefsin sesi soluğu kesilirdi. Dil susunca diğer duygular, vicdan kelama dururdu. Nefis sükût ile ezilir, terbiye olurdu. Sükûtun olduğu yerde melek olurdu; dil kelama durunca melek gider, şeytan orada zuhur ederdi.
“Mâzi bir hayale, bir de söze düşerdi. Hayal mâzide yalnız yürürdü de mâzi dile düşünce hep bir yoldaş isterdi.”
Reklam
391 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.