Ayşe Gül Kutlu Yılmaz
Ne Mutlu Türk'üm Diyene.
Her devirde coğrafyanın her noktasında biz varız.
Kan dökülmesini seven bir millet olmasak da söz konusu vatan olduğu zaman Dünya’nın bile şah damarını kesebilecek bir güçteyiz.
Kılıç kınından çıkmadıkça it sürüsü
"Bence Boşnaklar bugün hala ayakta durabiliyorsa bunu Süleyman Demirel'e de borçlular," dedi gazeteci kadın.
"Demirel, PKK' dan ele geçirilen silahlar tükenir tükenmez, bu sefer gidip İran'ın, Pakistan'ın ve Malezya'nın kapısını çaldı. Onlardan Boşnaklar için silah istedi. Malezya bilgisayar ve teknik, Pakistan roket, İran da silah yardımında bulundu.
Fakat daha sonra İran, Türkiye
üzerinden yaptığı yardımları kesti."
"Neden?" "Çünkü bu yardım olayında Türkiye'nin adının ön plana çıkmasından dolayı İranlılar son derece rahatsız olmuşlardı.
Türkiye üzerinden Boşnaklara silah göndermeyi kestiler,kendileri doğrudan yardım yapmaya başladılar.
Bugünlerde ise Saraybosna' daki İranlı yetkililer, Boşnak halkına kendi
mezheplerinin propagandasını yapıyor."
"Nasıl?"
"İranlı yetkililer savaş mağduru Boşnaklara yiyecek yardımında bulunuyor.
Boşnak kadınların başlarını örtmeleri
karşılığında onlara nohut, kocalarını ya da erkek çocuklarını camiye getirmeleri
karşılığında da et veriyormuş."
...1970'li yıllarda idi. Ankara'daki bazı diplomatik çevrelerde, bizim de şahidi olduğumuz bir söylenti dolaştı. Buna göre, Suudi hükümeti Türkiye'den 3 milyar dolar karşılığı, Hırka-i Şerif'i yani Hz. Peygamber'in, Yavuz Sultan Selim'in 1517'de Mısır'dan getirdiği Hilâfet hırkasını kendisine vermesini istemiştir. O yılların, zamanın Başbakanı Süleyman Demirel'in deyimi ile, Türkiye'nin 70 sente muhtaç olduğu bir dönem olduğunu hatırlatalım. Bu söylentide resmî bir teşebbüsün söz konusu olabileceğini sanmıyoruz. Yalnız, bu istikamette, şu veya bu şekilde zemin yoklaması, ağız araması yapılması ihtimali daima mevcuttur.
Suya düşen yılana sarılır der atalarımız.
Emperyalizmin güdümünde ki siyaset dünyası adeta bir yılan deryası.
İlahi nutuk ile rol çalmaya kalkanları da görünce Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk kitabı ile bir asır önce ki uyarılarını yeniden hatırlatmak artık ulu bir göreve dönüştü.
Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra Türkiye Cumhuriyeti
Maalesef Fethi Okyar’ın ruhu 1980’de 24 Ocak Kararları ile Turgut Özal, Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Devlet Bahçeli ve hele hele Recep Tayyip Erdoğan olarak geri gelecekti.
Eren, özellikle Kürt iş insanlarinin öldürülmesine ilişkin sorular sorar. Baybaşin de bunun dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in fikri olduğunu ve Mehmet Ağar ile Tansu Çiller'in ekiplerinin bunu uyguladığını anlatır.