Anadolu’da işinde gücünde, on binlerce Müslüman medrese mezunu tutuklayıp idam edilirken neredeydi Süleyman efendi? bu adamı neden es geçtiler, yoksa unuttular mı? ne unutması İstanbul’da masonların verdiği devlet parası ile vaizlik yapıyordu!
Sayfa 120Kitabı okudu
Süleyman efendi nasıl bir keramet sahibi de tüm bu kırım ve katliamlardan sağ salim kurtuldu, tek parti döneminde yükselişini sürdürdü de, milyonları bulan cemaati ve yurtları, Kur’an kursları zincirini kurdu da, nasıl oldu bunlar?
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
Şayet İslam aleminde tebaa hükümdara, müridler şeyhlere, mollalar müderrislere, memurlar amirlere efendi ve mevla demiş, onlar da bunlara kullarım ve bendelerim diye hitap etmiş, fakirler zenginlere uşak ve zayıflar mütegallibeye köle olmuşsa bu durum İslam'ın gereği gibi anlaşılmamış ve uygulanmamış, ezmek kadar ezilmenin de haram olduğunun yeterince idrak edilmemiş olmasındandır. İslam'daki tek Allah inancı, kişi, zümre ve sınıf istibdadına, baskısına ve tahakkümüne set çeken önemli bir akidedir.
Kanuni Sultan ve Karınca Hakları
Osmanlı Devleti’nin kudretli padişahı Kanunî Sultan Süleyman, Topkapı Sarayı’nın bahçesinde zaman zaman gezintiye çıkardı. Ağaçları, çiçekleri çok sever, sarayın bahçesinde kuş sesleri arasında denizi seyre dalardı. Bir gün yine bahçede dolaşırken meyve ağaçlarından birkaç tanesinde çürüme emareleri fark etti. Dikkatli inceleyince ağaçların karıncaların istilasına uğradığını gördü. Aklına ağaçları ilaçlayıp karıncalardan kurtarmak geldi. Ancak karınca da can taşıyordu. Bunun vebali olacağını düşünerek hocası Ebussuud Efendi’ye danışmak istedi. Hocasını odasında bulamayınca edebi üslupla bir soru yazıp odasına bıraktı. Sanatkâr ruhlu bir hükümdar olan Sultan Süleyman, mahir bir kuyumcu olmasının yanı sıra Muhibbi mahlasıyla şiirler de yazardı. Onun ince bir üslupla yazdığı sualini Ebussuud Efendi odasına döndüğünde gördü ve tebessümle okudu. Sonra Kanunî’nin yazmış olduğu satırların altına sualin cevabını yine şairane bir üslupla yazdı. Kanunî hocasına şöyle sormuştu: Meyve ağaçlarını sarınca karınca / Günah var mı karıncayı kırınca? Hocası Ebussuud Efendi ise şöyle cevap veriyordu: Yarın Hakk’ın divanına varınca / Süleyman’dan hakkın alır karınca.
Ben bir Müslümancı idim
Süleyman efendi Türkiye gelmemiş olsaydı, Türkiye’de Müslümanlık diye bir şey yoktu, derler.
- Sizin ne kadar? - On beş sene... - Vah vah... Epey oldu mu? - Beş sene oldu. - Asri cezaevi diye bir şey icat etmişler. Oradan istifade edilemiyor mu? - Hayır... Biz hükümete karşı geldiğimizden nizamname bizi kabul etmez. - İyi olur inşallah... Mesele neydi? - Komünistlik. - Vah, vah... Tabiî iftira... - Hayır iftira değil. Ben
Sayfa 375 - Şeyh Süleyman Efendi, 2Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.