Edirnekapı'da oturan biri bizim yaptığımız gibi 5-6 saatlik tur atabilir. Biraz yorucuydu ama mükemmeldi. Güzel bir deneyim. Edirnekapı'dan yürüyerek Fatih Çarşamba Yavuz Sultan Selim Camii'ne, oradan yokuş aşağı inersen BALAT CAFELERİ'ne, oradan da sahile inince KARAKÖY KAHVECİSİ’ne gidilebilir. Biraz sola doğru yürürseniz Eyüp Sultan ile karşılaşırsanız. Fatih'te ana caddeden Büyükşehir Belediyesi binasının önüne kadar gelip oradan sorarak TARİHİ VEFA BOZACISI'nı deneyebilirsiniz. Eğer 300 mt yürürseniz karşınıza Süleymaniye Camii ve TARİHİ KURU FASULYECİLER çıkacak. Cami önündeki meşhur deniz manzaralı AĞA KAPISI CAFE, CAFE 90'LAR'A gidebilirsiniz. Bir de Fatih Camii'nin arkasında MALTA ÇARŞISI'ndan MALTA PASTANESİ'nden SİMİT alıp Fatih Sultan Mehmet'in kabrini ziyaret edip sonra hemen yanındaki kahvehanelerden birinde Fatih Camii manzaralı güzel bir çay, kışın ıhlamur içebilirsiniz.
Gün
Felsefe finalinden çıktım, o halde varım. Merdivenleri ikişer ikişer çıktım. Dışarıdayım. İçimde garip bir neşe mevcut. Halbuki felsefeyle az biraz da olsa haşır neşir olmamdan mütevellit buhranlar geçiriyor olmam gerekmez miydi? Gerekmezdi. Hem havanın serinleten soğukluğu olası buhranın harını dindirecek yumuşaklıkta. Belki de bu sebeptendir
Reklam
bir doğum vakti
“Tüm varlığım karanlık bir ayettir benim Seni, kendinde tekrarlayarak Yeşermenin ve çiçeklenmenin Sonsuz gün doğumuna götürecek.” Füruğ Ferruhzad “Sabah döndüğünde bana o pamuklu şekerlerden alıcaksın di mi abi?” Alıcam gönlümün hediyesi tabi ki alıcam. “Peki o gördüğümüz o limon saçlı bebeği?” Alıcam prenses hele bir işleri düzelteyim,
Yakın zamanda bir tane youtube kanalı açacağım. Orada nasip olursa (ses kaydı olarak) kitapların bölümleri üzerine birkaç dostumuzla müzakere edeceğiz ve bu kayıtları o kanala arşivleyeceğiz. Bu müzakerelerin ekserisi Süleymaniye câmisinde olacak. Zaman zaman Ayasofya, Fâtih Câmii, Yıldırım Bayezit ve hatta Yavuz Selim câmisinde de olabilir. Gayemiz hem kendimiz için ileride okuduğumuz kitaplara dair yorumlarımız vesilesiyle kitap hafızamızı taze tutmak hem de birkaç Müslüman gence de olsa fayda sağlamak. Sayının ehemmiyeti yok. Elhamdülillah ki yok.
Manisa günlükleri
Mimar Sinan'ın eserlerinde hep bir farklılık vardır. Osmanlı için taşa ruh giydirmiş medeniyet derler bu ruhu en çok da sanırım Mimar Sinan'ın eserlerinde hissedersiniz. Şehzadebaşı, Süleymaniye, Selimiye ve Muradiye bu farkındalığı yakalayabileceginiz yerler. Bir de şehrin meydanları var. İstanbul'da Bayazıt meydanı ve çevresi Edirne'de Selimiye Cami ve çevresi yine Erzurum'da Ulucami ve çevresi bu çevreler de birer huzur adası gibi olur sanki. Bunlardan biri de Manisa'da Sultan Camii ve çevresidir. Bir yatsı namazı sonrası Manisa'daysanız yapılacak şeylerden biri de sanırım Tasmektep'te bir çay içmek. Taze sıkılmış meyve suyu için gelmiştim ama nasip olmadı. Nasibimizde çay varmış. Hele bir de Tasmektep'in üzerinden yükselen bir dolunaya denk gelmisseniz, nasiplisinizdir vesselam...
Süleymaniye'deki kırmızı taş
Fatih Sultan Mehmet Han zamanından beri Osmanlı hükümdarları Ayasofyadan daha muhteşen bir cami yapılmasını arzu etmişlerdir. Kanuni Sultan Süleyman Ayasofyadan daha muhteşem bir cami yapması için Koca Mimar Sinanı görevlendirir. Ayasofyadan daha muhteşem bir caminin yapılması, Avrupada büyük endişeye sebep olur. Mimaride ‘Müslümanlar muazzam
Reklam
85 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.