Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Z VİTAMİNİ Olay Örgüsü 1999 yılının son günüdür. Saat 19'da İsmet İnönü Bakanlar Kurulunu toplamıştır. Hasan Âli Yücel başbakan, Ahmet Emin Yalman Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, Falih Rıfkı Atay Millî Eğitim Bakanıdır. İnönü'nün kardeşi Rıza ve oğlu Ömer de bakanlar arasındadır. Kabinede hayali isimler de vardır. İçişleri
Yedi Tepeli İstanbul
... Kral, Haliç ile Sarayburnu arasındaki alana derhal bir kent kurulmasını emreder. Halkı da krallarına ithafen buraya 'Bizanstion' derler. zaman sonra '7' rakamının uğruna inanan Roma imparatoru Konstantin, kendi kenti 7 tepe üzerine kurdurarak başkent yapar ve kralın adından dolayı bu topraklar artık 'Konstantinopolis' oluverir. Bu tepe noktalar; Topkapı Sarayı ile Ayasofya'nın bulunduğu tepe, Çemberlitaş'ın bulunduğu tepe, Fatih caminin bulunduğu tepe Süleymaniye Camii'nin bulunduğu tepe, Kâriye Camii ve Edirnekapının bulunduğu tepe, Sultan Selim Camii'nin bulunduğu tepe ve Altınmermer'de Çukurbostan'ın bulunduğu tepedir. O devirlerden bu çağlara el değiştirerek gelen İstanbul 'Yedi Tepeli' unvanını ise dâima korur.
Sayfa 79 - Erkam yayınlarıKitabı okudu
Reklam
ZORUNLU BİBLİYOGRAFLIK İstanbul Kütüphanelerine Göre Üç Bibliyografya: Birgili Mehmed Efendi Bibliyografyası/Ebussuud Bibliyografyası/Âlî Bibliyografyası Atsız, 1952-1968 yılları arasında, 16 yıl boyunca Süleymaniye Kütüphanesinde tasnif memurluğu yapmıştır. Başlıca işi, İstanbul kütüphanelerindeki yazmaların tavsifini yaparak onları
"Kemalpaşa-oğlu'nun Eserleri" Şarkiyat Mecmuası'nın 6. (s. 71-112) ve 7. (s. 83-135) ciltlerinde yer alan, 1966 ve 1972 yıllarında yayımlanmış 95 sayfalık uzun bir araştırmadır. Bu eser de Süleymaniye Camii'nin 400. yıldönümü için hazır lanmış, fakat zamanında bitirilememiştir. Atsız durumu şöyle anlatıyor: "Bu eser, Süleymaniye Camiinin yapılışının (964-1557) 400 üncü yıl dönümüne yetiştirilmek üzere 'Kanunî Sultan Süleyman çağı bilginlerine ait bibliyografya' olarak hazırlanacaktı. Bu işi bir yılda yapabilirim sanmakla ne kadar aldandığımı sonradan anladım." (Atsız 1966: 71). Atsız, aldanışının sebeplerini anlattıktan sonra İbni Kemal veya Kemalpaşazade yerine niçin Kemalpaşa-oğlu adını tercih ettiğini tarihî kayıtlardan örnekler göstererek açıklar. Ardından kullandığı yöntemi anlatır. Burada da diğer bibliyografyalarda kullandığı yöntemi uygulamış, sadece tek nüsha olan eserlerde ayrıntılı tavsif yapmıştır. Kemalpaşa-oğlu'nun 19'u Türkçe, 7'si Farsça, 183'ü Arapça, toplam olarak 209 kitap, risale ve makalesinin binlerce yazması tanıtılmıştır. Makalenin girişinde Kemalpaşa-oğlu'nun hayatı anlatılmış, her eserin başında da bazen kısa, bazen uzunca bilgi verilmiştir. Gerek bu eserlerde, gerek tarihle ilgili kitaplarında, gerekse de Türk Ansiklopedisi'ndeki maddelerde hayatlarını anlattığı isimleri dikkate alırsak Atsız'ın aynı zamanda bir biyografi uzmanı olduğunu da söyleyebiliriz.
Ecdadımızın inceliği
Süleymaniye Camii inşaat kayıtları incelendiğinde, inşaatın en zor zamanlarında hayvanlar için dahi bir program yapılmış; çalıştırılan at, merkep ve katırların dinlenme ve çayırda otlama saatlerine dikkat edilmiş, hiçbir mahlukatın hakkına tecavüz edilmemesine gayret gösterilmiştir.
Türkeş ve Arkadaşlarının Tasfiyesi-Gelişen Olaylar: Olaylar hiç de Atsız'ın düşündüğü veya ümit ettiği şekilde gelişmedi. Madanoğlu grubu komiteye hâkim oldu ve 13 Kasım 1960 tarihinde Cemal Gürsel, Millî Birlik Komitesi'ni feshettiğini bir bildiri ile kamuoyuna açıkladı. Türkeş ve 13 arkadaşı ordudan emekli edilerek müşavirlik göreviyle
Reklam
Cihanşümûl Bir Şefkat ve Merhamet
Hayrat ve hasenätta görüldüğü gibi Osmanlı da şefkat ve mer- hamet, hayvanlar ve bitkilere kadar uzanmıştır. Hayvanları ve bitkile ri himayede bütün Osmanlılar, adeta bu hususta kurulmuş mevhum bir müessesenin gönüllü üyesi gibidirler. Ez-cümle: a. Hayvanlara haddinden fazla yük taşıtmak känûnen yasaklanmıştır. Zabıta kuvvetleri bu yasağı ihlal
Sayfa 507 - Erkam yayınlarıKitabı okudu
Sultan Süleyman Han bir sandık dolusu ALTIN ile gömülmesini vasiyet etti.
Ulu Hakan KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN'IN cenazesi, dört yüz muhafızın nezaretinde İstanbul'a getirildi. Süleymaniye Camii'nin musalla taşına kondu. Cenaze namaza beş yüz müezzinin, tekbirleri birbirlerine aktarmaları ile kılındı. Cemaa'tin arka ucu Fatih Camii'ne dayanıyordu. Kanûni'nin naaşı, kabre indirilirken bir sandık getirilip "Vasiyeti gereğidir!" denilerek, o da kabre konulmak istendi. Şeyhülislam Ebussuüd Efendi, bu duruma müdahale etti. Cenâze ile beraber kıymetli bir şeyin gömülmesinın câiz olmadığını bildirdi. Ebussuüd Efendi ye bunun, Hâkan'ın bir gün evvelki vasiyeti olduğu bildirilince, merakla sandığı açtı. Kendisinin Hünkar'a verdiği fetvaları karşılaştı. Hayretler içinde donakaldı. "-Sen kendini kurtardın ulu Hâkan! Biz yarın âhirette ne yapacağız?!." diyerek hüzünlendi ve ağlamaya başladı. Zira Kānūni, hayatı boyunca yapacağı her işin fetvāsını almış, ondan sonra icra etmişti.
Sayfa 194 - Erkam yayınlarıKitabı okudu
Kânûnî, kul hakkından çok korkar, adil bir halîfe olmaya çok gayret ederdi. Süleymâniye Câmii ve külliyesi tamamlanınca, mimarından işçisine kadar herkesi topladı. Cenâb-ı Allah'a hamd ettikten sonra konuşmasına başladı: "-Ey dîn kardeşlerim, bu Câmi-i Şerîf Allah'ın izni ile tamamlanmıştır. Hatâ ile ücretini alamayan varsa, gelsin ücretini alsın! Olabilir ki, o kimse burada değildir. Bulunanlara ricâm ola; onlara bildireler! Onlar da gelip bizden haklarını alalar!" Vesîkaların tedkikinden anlaşıldığına göre; inşaatın en zor zamanlarında hayvanlar için dahî bir program yapılmış; çalıştırılan at, merkep ve katırların dinlenme ve çayırda otlatma saatlerine dikkat edilmiş, hiçbir mahlükâtın hakkına tecavüz edilmemesine gayret gösterilmiştir. Kânûnî'nin bu muazzam mâbedin inşaatında kul ve hayvanât hukūkuna böylesine titizlik göstermesi, belki de Süleymaniye Câmii'ndeki o esrarlı ve ka'bına varılmaz rûhâniyetin temel sâiklerinden biridir.
Sayfa 188 - Erkam yayınlarıKitabı okudu
Camilerinin kurşun kubbelerinde fetih ordularının miğferleri duran İstanbul! Bir devin ufka yuvarladığı bir dağ: Süleymaniye Camii! Altında bir millet ayağa kalkıyor gibi duran kubbe! Süleymaniye'nin bu kubbesi ufuktan sökülmelidir ki İstanbul ne kel, ne uyuz bir topraktır anlaşılsın... Sonra bu minareler: Gökyüzünü madalyon bir ayna parçası gibi tutan, birer kız kadar narin minareler! Bunların ucuna her fetih bayrağından takılan bir hilal! İstanbul, Süleymaniye yapıldığı gün bizim oldu!
Sayfa 50 - oğlakKitabı okudu
621 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.