Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kitapların konumlarını dinamik kriterlere (üzerine basa basa ‘ama asla tahminî değil,’ demişti) göre değiştirme olanağı sağlayan bir onluk sayı sistemi üzerine çalıştığını açıkladı, ne de olsa hiçbir şey edebî değerlerden daha değişken değildi. Haliyle de bir kitabı unutulmaktan kurtaracak geçerli sebepler bulursa veyahut başka metinler sayesinde ona duyduğu ilgi artarsa kitabın yerini değiştiriyordu. Bu tematik arşivlemeye son verme işini öylesi coşkulu bir şekilde savundu ki birkaç gün boyunca kafamı bununla meşgul etmeyi başardı. Şüphesiz ciltleri yerleştirebilmekle, onları birlikte mi yoksa ayrı mı koyacağına karar vermek farklı uğraşlardı, fakat benzer kitapların tematik bayağılığın dışında bir düzende dizilmesi gerektiği konusunda ısrarcıydı. “Yüzyıllardır gerçek yakınlığa duyarsız,’ demişti o zaman, ‘yavan bir sistem kullanıyoruz. Yani Pedro Páramo Rayuela Latin Amerikalı yazarlara ait iki eser ama bu eserlerden birinin yolunu izleyebilmemiz için William Faulkner’a gitmemiz gerekiyor, diğeri ise bizi Moebius’a götürüyor. Başka bir deyişle; Dostoyevski, Tolstoydansa Roberto Arlt’a daha yakın. Aynı şekilde, daha da uzatacak olursak, Hegel, Victor Hugo ve Sarmiento birbirlerine Paco Espinóla, Benedetti ve Felisberto Hemández’den daha yakın olmayı hak ediyorlar.”
Sayfa 50 - Jaguar Kitap
"Savaş, hoșunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz kılındı)." Meşakkat, zorluk, malların infak edilmesi m ve eksilmesi, ölümlerin çoğalması, yaralara ve acılara tahammül, aileden ve yurttan ayrılma, kalplerin sarsılması, bunların hepsi de bu ibadetten ayrılmayan șeylerdir hatta bu ibadetin bir parçasıdırlar. Allahu teâlâ șöyle buyurur: "Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele." Yine Allah subhanehu șöyle buyurur: "Bu, gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, dayanılmaz bir açlık (çekmeleri), kâfirleri kin ve öfkeyle ayaklandıracak bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazlmış olması nedeniyledir. Süphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini zayi etmez."
Reklam
“Velhasıl onlar padişah olmasalardı şüphesiz üstat şairler olurlardı ama diğer usta şairler acaba devleti bir yıl idare edebilirler miydi?
Beşeriyetten insaniyete çıkabilmek için insanın hulkunun yani ahlakının yaratılışına uygun olması gerekir. şüphesiz "Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin" 68/Kalem, 4. ayet-i kerimesi, bu uygunluğu ifade eder. Allah Resulü'nün Yaratılışımı güzel kıldığın gibi ahlakımı da güzelleştir. İbn Hanbel, Müsned, I. 403. duası da aynı hakikati beyan eder.
Sayfa 71 - OttoKitabı okuyor
YO, HO
Bir yanında hatıralar, diğer yanında kararınca deli. Sanki aklı olan kim varsa kaçmış yanından şüphesiz. İsterdim ki herkes zararıyla sevilsin bir şişe bira ya da bir kadeh şarap gibi. ~dipnottakiler
Ve bu dünya seni yorduğunda rabbin diyor ki;"şüphesiz ben yakınım."
Reklam
810- Ali b. Talha dan rivayet edildiğine göre İbn Abbas 'Şüphesiz ki biz, her şeyi bir 'kader'le yarattık.' (Kamer 49) âyeti hakkında şöyle dedi: Allah, yarattığı her şeyi bir kaderle yarattı. Hayrı da şerri de O yarattı. Hayın en hayırlısı saadet, şerrin en şerlisi de şekavattır. Saadet: hidayet, Şekavat bedbahtlık, hidayetten mahrum kalma.
Sayfa 224
Düşman olarak inin
﴾36﴿ Şeytan oradan onların ayağını kaydırdı da bulundukları yerden onları çıkardı. Biz de “Birbirinize düşman olmak üzere inin! Bir zamana kadar sizin için yeryüzünde kalacak bir yer ve ihtiyaç maddeleri vardır” dedik. ﴾37﴿ Bunun üzerine Âdem rabbinden bazı kelimeler aldı (bunlarla tövbe etti); rabbi de onun tövbesini kabul buyurdu. Şüphesiz O, tövbeleri kabul buyuran ve rahmeti sınırsız olandır. ﴾38﴿ Onlara şöyle dedik: “Oradan hepiniz inin! Benden size muhakkak bir rehber gelecektir.” Kim benim gönderdiğim rehbere uyarsa artık onlara ne korku vardır ne de üzüleceklerdir. ﴾39﴿ İnkâr eden ve âyetlerimizi yalan sayanlara gelince onlar cehennemliklerdir ve orada devamlı
Sebat
Çıkmıyor aklımdan gözleri Bana sebat ver ya Rabbi. Günışığı geceye nasıl sızıyorsa,gün nasıl her daim doğuyorsa ; öyle o'da aklımın ufkunda,her gün her vakitte daimi istikrarla koruyor kalbimdeki yerini. Günü gecesi de yok, aklımda dolanır durur. O dolandıkça kalbim sanki bir kuş olur,sonsuz mavi gökyüzünde kaygısız kanat vurur. Fakat işte yetmiyor düşünmek,özlemek kanırtıyor insanı. Eksik kalmanın sancısı benzemiyor hiçbir şeye. Tasvir edilmese dört kitapta ayet ayet, şüphesiz derdim ki cennet işte bu nazlı güzelin kendisi ve cehennem o güzelin yokluğunda geçen her saniye,onsuz gidilen her yer onsuz içilen her damla su... Ah , Allah'ım,söze başlarken de sana yalvardım sözü bitirirken de huzuruna kapanayım,sen ki canların canısın,huzurun kaynağısın,ruhların gıdasısın. Beni mahrum etme o şirin kulunun suretinden,elleri hiç eksilmesin ellerimden. Herkes söyler belki "ölmez kimse hasretten" fakat şu aciz kulun yaşarken ölüyor,onsuz kalırken. Yüzbin defa tekrar edip duruyorum ,söylenmeye değer tek söz olan onun adını. Söz uzadı,gece güne yaklaştı,geceyle gündüzü birleştirdiğin gibi bizi de öyle kavuştur ya rabbim. Gece senin,gündüz senin,ben senin o senin ...
Zulme karşı sessiz kalmak, işlenen günaha ortak olmaktır ve görülecek ceza da ortaktır. Hadiste şöyle buyrulmuştur: “Şüphesiz insanlar zulmü gördükleri zaman güçleri yettiği halde ona mani olmazlarsa, Allah'ın azabının hepsinin üzerine inmesi pek yakındır.” Şeyh Abdulaziz et-Tarifi #getoutofrafah
Reklam
Üç yüz, beş yüz adet basılan, zamanla bulunması çok güç olan ve şüphesiz bir servet değerindeki kitaplar... Matbaanın bu duruma bir son vereceği varsayıldı; binlerce, hatta yüz binlerce kopya ortaya çıkarabilecek bir makine. Ama görüyorsunuz işte. Zaman akıp gidiyor. Günümüz ciltçileri eski kitap sayfalarını, güya onları bir araya getirme maksadıyla zamandan ve ahmaklıktan faydalanarak yatırıyorlar giyotinin altına. Öfkemi mazur görün ama mesela, yüzlerce dolar ettiğini bilmeden bir yakutu parçalara ayırıyor, Semadirekli Nike Heykeli’nin9 tüylerini yolu- yorlar. Giyotinin verdiği o karanlık hazdan nasıl uzaklaştırırız onları, bilemiyorum.”
Sayfa 33 - Jaguar Kitap
Eğer benimle aynı fikirde değilsen, şüphesiz ki bir aptalsın!..
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Her vakit, her an insana bir emanet, hayat da bir emanet, her şey bir emanet. Nasip var hiç şüphesiz, kısmet var, kader var, tecelliyat var.
Hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığınız şeyleri dilden dile dolaştırmayın. Bu şüphesiz ki büyük bir günahtır.
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Her vakit, her an insana bir emanet , hayat da bir emanet, her şey bir emanet . Nasip var hiç şüphesiz, kısmet var, kader var, tecelliyat var. Bir program yapacağız ama bileceğiz ki o mutlak bir program değil, o her an değişebilir. Değiştiği zaman da üzülmeyeceğiz. Benim bir torunum o safhayı üniversite imtihanı ve TEOG'la aştı. "Her çocuğun bir kaderi var, bu kaderin içinde rızık var, sıhhat var, ilim var, irfan var. Çocuğu niye bu kadar zorluyorsunuz? Girsin, ne çıkarsa bahtına. Siz elinizden geleni yapın, bu kadar büyütmeyin hadiseyi," diyorum. Ebeveyni, "Ama Sadi Amca!" diyorlar. Bir tünele girmiş, çıkması mümkün değil. Hayatın bütününe bakamıyor.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.