Çok utanıyorum. O adam yine girdi rüyama. Çırılçıplaktı. ‘Ben ayna olsaydım, senden başka hiç bir şey göstermezdim.’ dedi. Kalbime değdi bu söz. Hem gönlüm hem sütüm aktı. Sonra yavaş yavaş yanıma yaklaşmaya başladı. Hayatımda küçük kardeşlerim hariç hiçbir bir erkeği çıplak görmemiştim. Onu öyle görünce hem kıskandım hem de arzuladım. Ama en çok utandım, günaha giriyorum diye korktum. Neyi kıskandığımı düşünürken burnuma ekşi elma kokusu geldi, onun erkekliğini kıskandığımı anladım. O bana yaklaştıkça ayıkladığım fasulye taneleri, kalın parmaklarımın arasından tencereye dökülüyordu. Uyandığımda kendimi diri diri bahçedeki elma ağacının altına gömmek istedim.
Ona aşkımı söylemek istiyordum ve ağzımdan çıkan:)
Ama aşk yüreğime altı yüz metrelik sıçramalar yaptırıyordu. Onun gözlerinin içine bakmak istiyordum ama yürekliliği nerden bulmalı? Peder calazansin suratı gibi kıpkırmızıydım. Bakışlarımız rastlastiginda utançtan gebererek duvara ceviriyordum gözlerimi. Ona aşkımı söylemek istiyordum ve ağzımdan çıkan şöyle bişeydi:
-plajı seviyor musunuz ?
Gözlerimi uzun ve biçimli parmaklarına ceviriyordum. Ah, dudaklarımı bu parmaklara dokundurabilsem ve....
"Zaman öyle bir aktı ki, küçük çocuklar arkasından koştu yakalarız umuduyla ; geri dönüp aynaya baktıklarında gördükleri ak düşmüş saçlar oldu. "
Cansu Tok
11 Şubat 1348, Bolzano Manastır Kalesi, Kuzey İtalya
Kısa bir süre içinde, Ren'in her iki yakası da o kadar çok cesetle doldu ve öyle çok gözyaşı aktı ki, sanki felaket göğe ulaşmıştı ve Tanrı'nın kendisi de vebadan ölüyordu.