Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
nereye baksam gördüğüm sığlık. bungunum ve suskun, boğazımda yıllanmış bir çığlık.
Sayfa 202Kitabı okudu
Soluğumu kesip durma ne olur Zamanı böyle zamansız vurma Bir zincir midir kırılmayan Bir çığlık mı yoksa İşte yine suskun
Reklam
Gelecek ölüm – gözleri gözlerin olacak sabahtan akşama dek, gözünü kırpmadan, sağırcasına, eski bir vicdan acısı gibi saçma bir alışkanlık gibi ardımızdan kovalayan bu ölüm gelecek bir gün Boş bir sözden ayrımsız olacak gözlerin aynada kendini gördüğünden ayrımsız her sabah, suskun bir çığlık, bir sessizlik olacak. Ey sevgili umut, o gün biz de bileceğiz hem yaşam hem hiçsin sen bile, ey sevgili umut! Herkese birdir bakışı ölümün Gelecek ölüm – gözleri gözlerin olacak1 bir alışkıyı bırakırcasına ölü bir yüzün belirdiğini görürcesine aynada kenetli bir dudağı dinlercesine sessizce ineceğiz o dipsiz burgaca. Cesare Pavese
Sigaramın solgun dumanının yükseldiğini görünce aklıma Meran’ daki golf sahası geldi, iki ay önce orada oturup şelalenin köpüren sularını seyretmiştim. Aynı buradaki gibiydi, orada da uzaktan dinlediğimde ne kızıştıran ne serinleten güçlü bir uğultu yükseltiyordu, orada da suskun mavi coğrafyanın içinde dağılan anlamsız bir tını vardı. Fakat yarışın heyecanı artık iyice yükselmişti; şapkaların, şemsiyelerin, çığlıkların, mendillerin köpüğü yine kalabalığın kara dalgalarının üzerinde uçuşuyordu, sesler yine birbirine karışıyor, kitlenin devasa ağzından tek bir çığlık gibi çıkıyordu, fakat bu kez tınısı farklıydı. Aynı ismin bin kez, on bin kez, sevinçle, kulak tırmalayarak, kendinden geçmişçesine, ümitsizce haykırıldığını duydum: “Cressy! Cressy! Cressy!”
Sayfa 25
Giderken
Coşuyor içimde senin gözlerin. Meydanlarda ulu bozkurtların elleri havada... Yarılıp çıkarken gökyüzüne doğru suskun dillerin kesik makamları... Susuyoruz tüm bildiklerimizi... Uzaklaşıyoruz kaçar gibi ardımıza bakmadan sevdiklerimizden. Sıla, hasret umurumuzda değil, ayaklarımızda kahrolası paslı ve soğuk prangalarımız.. Analar ağlıyor ardımızdan. Salyalarını akıta akıta köpekler havlıyor .. Bozkurtlar dolaşıyor dağları, sessiz bir çığlık zihinlerimizi yarıyor, bağrımızda hançer, sırtımızda yaralar ve bazı güzel dudaklı bayanlar ben seni sevmesemde olur diyorlar..
Şiir Sanatı, Mutlu olma Sanatı, Komedi Sanatı
_Lord Byron_ _Ey güzel okur! Bir kez burnunu uzattığın bu sayfaların içinden bir daha çıkamayacağına ant içerim! _Tabuttaki ceset gibi yalnızdım. Yalnızdım bir bulut gibi. Yalnızlık dediğim haremindeki sultanınkidir. Mağarasındaki bir münzevinin değil. Hava saydam, gök mavi ve toprak kıvançlıyken, görünmekten hoşlanmayan, çatık kaşlı bulut gibi
Reklam
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ah yedi tepe istanbul... Ne aşklara sahitsin sen... Hem suskun, hem çığlık çığlığa tüm aşklara... Hem yasatirsin her yerinde, hem de barindirmazsin bir dakika bile istemezsen de... Ahhh istanbul ah... Kahraman Tazeoglu
Mor
MorKahraman Tazeoğlu · Destek Yayınları · 20163,835 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Etel Adnan. Bir göçebe. Şehirler, sanatlar, diller ve dünyalar arası bir seyyah. Şair, yazar, ressam. Nihayet şahit, ille de şahit. Ve Arap Kıyameti. Panoramik turuncu kapaklar arasında melez bir metin, görsel bir şiir, sürreel bir tanıklık, postkolonyal bir çığlık. Ve sessizlik, ille de sessizlik. • Güneş hakkında soyut bir şiir olarak aldığı ilk nefesi 1975'te alevlenen Lübnan İç Savaşı ile kesilip uğursuz bir felaket şahitliğine dönen bir kelimeler denizi. Ya da gökyüzü. Ortasında güneş, renkten renge çürüyen, kah ağlayan kah kurban isteyen. Arap Kıyameti bu, anlatıcısı belirsiz bir hikâye. Konuşan kim ya da ne, kaç kişi var orada? Yine mi sen? Hepsine sessizlik. Arap Kıyameti bu, Adnan'ın takıntılı tekrarlamalarının ete, kemiğe, kana ve ışığa dönüşü. Defalarca renklerini feda ettiği Tamalpais Dağı misali, şimdi de güneş alıyor nasibini. Algılamanın hem nesnel hem öznel ikiliği. Değişen güneş, değişen dil. Arap Kıyameti bu, konuşan bazen kelimeler, bazen şekiller, abartılı işaretler, sessizlikler, kara delikler. Sahne bir tiyatro, kimi zaman büyür harfler, öter baykuşlar. Sesler yükselir uğursuzca, metin alır götürür seni. Adnan'ın okları çevirir sayfaları, akan giden sen olursun. Arap Kıyameti bu, doğası gereği sesli, doğası gereği suskun. Yüksek sesle okunmalık ya da sadece bakılmalık. Diyonizyak, şiddet dolu, aşırı ve dengesiz. Ama nihayetinde gece. Ve ay. Sessizlik. Arap Kıyameti bu, ufukta insanlığın son bulduğu düşüncelerin doğduğu simsiyah bir deniz.
Arap Kıyameti
Arap KıyametiEtel Adnan · Metis Yayıncılık · 20127 okunma
Senli bir dua'nın sensiz amin'indeyim. Yüreğim çığlık çığlığa suskun yar! Sensizliğin en ağır mealindeyim...
430 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.