Korkunun derecelerinin en alçağı, semeresinin amellerde ortaya çıkmasıdır. Bu semere de haram olan şeylerden kendini korumasıyla ortaya çıkar. Buna “Vera” denir. Eğer bu korkunun kuvveti artarsa, sonucunda harama bulaşma ihtimali olan her yolu terk etmeye başlar. Buna “Takva” denir. Zira takva; helal olduğunda şüphe olmayan şeyleri, haram olup olmadığı konusunda şüphe olan şeylere tercih etmektir. Bazen bu korku öyle bir seviyeye ulaşır ki, helal olduğunda şüphe olmayan şeyleri bile “belki haramdır diyerek terk etmesine sebep olur.” İşte bu hakiki anlamda “Takva”dır. İşte bir de buna ALLAH-u Teâlâ'ya hizmet etme isteği eklenirse, bu adam artık oturmayacağı evler bina etmez, yemeyeceği malları yanında toplanmaz, kendisinden ayrılacağı Dünya'nın işleriyle asla meşgul olmaz ve ALLAH'ın dışındaki kimsenin sevgisini kazanmak için uğraşmaz. İşte hakiki anlamda “Takva” budur. Bu takvanın sahibine “Dürüst” demek çok uygun olur.
Ebû Mansûr el-Mâtürîdî (ra) Hazretleri
a) Hayatı
Sünnî Kelam Okulları’ndan Mâtürîdiyye’nin öncüsü olan{Dipnot} Ebû Mansûr el-Mâtürîdî hakkında kaynaklardaki bilgiler oldukça sınırlıdır. Günümüz Özbekistan Cumhuriyeti’nin sınırları içindeki Semerkand’ın dış mahallesi olan Mâtürîd’de doğdu. Sâmânoğulları’nın Mâverâünnehir bölgesine hâkim