Köpeklerin Sivri Ada'ya ilk sürgünü ise II. Mahmud döneminde gerçekleşiyor, sokaklardan toplanan binlerce köpek yola çıkarıldığında çıkan fırtınadan ötürü geri dönülüyor ve ilahi işaretle bu projeden vazgeçiliyor. Sultan Abdülaziz döneminde ise yine iyi şehirleşmiş semtlerden olan Galata'da bir İngiliz vatandaşı köpeklerden kaçarken duvardan düşüp ölüyor, bunun üzerine başlayan gerilimin sonu yine binlerce köpeğin Sivri Ada'ya bırakılması oluyor. Köpekler bu kez adaya bırakılmış olsa da kısa bir süre sonra şehirde yangınların çoğalmasıyla hem köpeklerin ahı tuttu kaygısı hem de onların yangınlara karşı koruyucu olabileceği fikri ile sağ kalan köpekler şehre geri getiriliyor. Adanın adının Hayırsız Ada'ya dönüşmesi ise 1910'yılında Talat Paşa'nın Fransızlarla yaptığı bir anlaşmayla oluyor. Bu anlaşmaya göre köpekler Fransa'da parfüm sanayiinde kullanılmak üzere Fransa'ya satılacaktır, ancak Fransızlar toplanan köpekleri almaktan vazgeçince, günlerdir kafeslerde bekleyen bu köpekler Hayırsız Ada'ya bırakılırlar. Üzerinde ne bir agacin ne de bir su kaynağının bulunduğu bu adada şehrin sakini olan 80 bin köpek ölüme terk edilir.