Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
268 syf.
·
Puan vermedi
‘Kürk Mantolu Madonna; Maria Puder’, ‘Üst Kattaki Terörist’in Alt Kattaki Komşusu; Nurettin ‘, ‘Yüzüncü Ad’ın Dul Kadını; Marta’, ‘Baltası Kadar Masum Katil; Raskolnikov’, ‘İsimle Ateş Arasında; Nihade’, ‘ 5 yaşında kocaman bir çocuk; Alper Kamu’, ‘Afili Filinta; Nuh Tufan’, ve dahası... Ben kimseyi Ömer kadar sevmedim. Öyle roman
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,9bin okunma
420 syf.
5/10 puan verdi
Çok daha iyi bir roman olabilirdi dediklerimden biriydi.Yazar, karşımıza çeşitli vesilelerle çıkmış Amerikan mevzularını derleyerek bir polisiye roman yazmış.Gizli mekanlarda denemeler yapan Amerikan hükümeti-CIA ortaklığı, insanlar üzerinde korkunç yan etkilere neden olan psikolojik tedavi amaçlı ilaçlar, FBI ve onun binbir çeşit ruhsal karmaşa içindeki ajanları ve bir seri katil...Bilmem sizlere de tanıdık geldi mi?Her zaman yorumlarıma yazarım romanlarda detayları severim. Ama bu detaylar tekerrüre dönüşüyorsa o zaman afakan basar. Bu romanda notumu kırmama neden olan unsurlardan birisi buydu.Aslında oldukça fazla sayıda karakterin yer aldığı, işin boyutunun nereden nereye uzandığını anlamanıza engel olan bir kurgunun üzerine inşa edilen bir romandı. romanlarda bir de geriye dönüşleri çok severim ve bu roman o anlamda ziyadesi ile zengindi. Ama...Yazar, romanını eserin adına bağlayabilmek adına sonu bir galeyanla yazmışlık hissi yarattı en başta.Her anında bir halüsinasyon anı bekliyorsunuz haliyle çünkü olaylara neden olan unsurlardan birisi ciddi yan etkilerinin geç idrak edildiği piyasada peynir ekmek gibi giden ilaçlar. Ve roman ilerlerken geriye dönüşlerle verilen gizli bir proje. sonda yazılanlar çok daha vurucu bir etkiyle verilebilecekken bir keşmekeş ortamı ile bağlanıp insana "nasıl yani?" dedirterek bitiverdi.kendimi kitabı baştan itibaren boşuna okumuş gibi hissettim birdenbire.Kahramana üzülemedim bile.Ama bence üzülebilmeli onun hisleriyle birlikte yıkılmalıydım.Neyse...yine de acil durumda bir polisiye roman ihtiyacı hasıl olursa okuyun derim.
Halüsinasyon
HalüsinasyonAlein Kentigerna · Panama Yayıncılık · 20212,883 okunma
Reklam
141 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Varoluşçu psikoterapinin önde gelen ismlerindendir. Bu akımın diğer isimleri pek çok okur için tanıdık olan Irvin Yalom ve Türkiye'de de Engin Gençtan'dır. Yaratıcılık konusunu esasen bir teoriye oturtmak oldukça zor malumdur ki her meşrepte ve karakterde sanatçı ve bilim insanı mevcuttur. Ancak yazar burada bilinçdışının insan için her şeyin hızla değişip yenilendiği bu dünyada başat kaynak olduğunu söylüyor. Her varoluşçu gibi kaygıyı önemsiyor ve yeni bir şeyleri yaratmayı bununla ilişkilendiriyor. Değişimin kaygısını. Tabi ki özünde ve başkalrında. Gülünmekten, rezil olmaktan, dışlanmaktan korkmadan yaratmanın cesaretini tartışıyor. Yazar kitaptaki tezini biyografik alıntılarla desteklemeye çalışılmış özelikle Matematikçi Poincare hakkında verdiği anektodlar bana ilginç gelmişti. Her akım ilk çıktığında hele onu kuramsallaştırmaya çalışanlar tarafından son derece şevkli hatta biraz militanca savunuldu. Bu yüzden bazı düşünceler biraz zorlama gelebilir veya kendi hayat deneyimlerinizle örtüşmeyebilir bu yüzden her aklı başında insan gibi bu kitapla da aranıza mesafe koymayı ve eleştirel düşünmeyi unutmayın. Ama ister kitapta yazılan herşeye katılın veya katılmayın kitabın insana verdiği motivasyon kesinlikle sizde kalıp kafanızda sanat yapıtı nasıl oluştulur meselesine bir kapı açacaktır. Şimdiden iyi okumalar.
Yaratma Cesareti
Yaratma CesaretiRollo May · Metis Yayınları · 20202,341 okunma
Hayatta çoğu zaman insanların bize davranışlarından şikayet ederiz. Ancak yaptığımız her davranış onların bilinçaltına işler ve bize nasıl davranacaklarını doğrudan etkiler: Mesela, çok ilgili olmayan bir sevgiliye her aradığında "Benimle hiç ilgilenmiyorsun" diye yakınıp onun canını sıkarsan sevgilinin bilinçaltında şu denklemi yaratırsın: * Sevgilimi aramak = can sıkıntısı * Çünkü seni her aradığında yüzü güleceğine canı sıkılıyordur. Bu durumda zaten ilgisizken, senden iyice soğuyacaktır. Sana kötü davranan bir insana sen alttan alarak, iyi şekilde davranıyorsan bilinçaltında şu denklemi yaratırsın: * Eğer bana iyi davranmasını ve alttan almasını istiyorsam ona kötü davranmalıyım * Çünkü o sana her kötü davranışında senden iyilik görüyordur. Sen ona iyi davrandıkça sana daha da kötü davranmaya devam edecektir. Bu durumlar sana tanıdık geldi mi yoksa? O zaman artık değiştirme vakti gelmiş demektir. NASIL MI? - İnsanlar senin istediğin gibi davrandıklarında onlara iyi davran. - İnsanlar senin istemediğin gibi davrandıklarında tavrını belli et. - Daha fazla aramasını istediğin sevgiline aradığında iç sıkıntısı değil, huzur ve mutluluk ver. - Daha fazla görüşmek istediklerinle birlikteyken onlara enerji saç. İnsanların yanındayken onlara nasıl hissettirirsen seni o duygularla özdeşleştirirler. Sürekli dert anlatan biriysen seni dertleriyle, Sürekli enerji saçan biriysen seni mutlulukla ilişkilendirirler. İlgi talep eden değil, ilgi gören biri olmanın sırrı işte budur. "Marka İnsan" olmanın sırrı budur.
İlişkide olduğunda her şey çok güzel başlıyor, tıpkı bir rüya gibi ama sonra içini bir korku kaplıyor: “Kaybetme Korkusu” - Ya benden sıkılırsa? - Ya beni aldatırsa? - Ya beni eskisi kadar sevmiyosa? Sonrasında birden rüya bitiveriyor. Sanki sevgiline bir büyü yapılmış gibi birden bire sana karşı ilgisizleşmeye başlıyor. Sana değer veren,
Herkes yabancılaşmıştı, yabancılaşıyordu. Toplum kuralları ve çevremizde tahkim ettiğimiz maddi dünya, bizi bu yabancılaşmadan koruyan gardiyanlardı adeta. Yolumuzu şaşırdıkça, alışkanlık denen ılık kaplıca sularının içine gömülüp rahatlıyorduk. Sonunda bize yol gösteren şey; evde her zaman oturduğumuz koltuğun aşina yumuşaklığı, gözü kapalı çevirebildiğimiz banyo musluğu ve başımızın yastıkta bıraktığı iz oluyordu. Kendi egemenlik alanını belirlemek için ağaçların altına sidik fışkırtıp sonra kendini bu sidiğin sınırları içinde güvenli hisseden köpeklere benziyordu insanlar da; aşina kokular ve aşina eşya arasındaki bir mutluluk formülü. Dostoyevski Avrupa'dan Rusya'ya dönüşünü, "Eski pantuflalarıma ayaklarımı sokar gibi" betimlemesiyle açıklamıştı. Eski pantuflalara ayakları sokmak... Güzel sözdü doğrusu ve insanlar böyle yaşıyorlardı. Eğer bu tanıdık dünya olmasa, kendilerini bir mahzende büyütülüp sonra birdenbire kent meydanına atılan Kaspar Hauser gibi hissedecekleri kesindi
Reklam
504 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
öncelikle son zamanlarda en iyi -türk yazarlar arasında hiç olmadığı kadar hem de- kurgulardan birine sahip. osmanlı saray tabiplerinden ve hiç yaşlanmama hastalığından muzdarip atahunalp urumgalatlı bir sahilde hafızasını yitirmiş bir şekilde kendine gelir. sahile bitişik yamaçlarda kurulu bir çiftliğe ulaşan atahunalp, burada kendisi gibi hafıza zayıflığı olan torunları, torunlarının torunları ile birlikte 140 küsur yıllık hafızasının peşinde olan bir örgütten sakladıklarını öğrenir. hem kaybolan hafızasını, hem de peşindekilerin kim olduğunu öğrenmek isterken kendini bir garip maceranın içide bulunur. dahası hafızasında bir şeyler canlandıkça kafası daha da çok karışacaktır. kitapta, özellikle başlarda yaşına göre konuşmayan mehveş hanım'ın diyaloglarını biraz yadırgamakla beraber, yazarın tükçe dilbigisi kurallarına tamamen uygun ancak tvde, radyoda ya da benzer kitaplarda kullanılan genel geçer türkçe'den farklı kullanımları dikkat çekiyor. bazı sitelerde "yazarın kötü türkçe kullanımı" diye bahsedilse de ben alışılmadık diye yorumluyorum. "önemsiz" yerine "mühimsiz", "tanıdık" yerine "aşina", "bir çuval incirin pestil olması" bu kullanımlardan birkaçı iken kelime dağarcığıma kattığı "iştiyak" kitabın başka bir artısı. umutcalisan.com/2014/09/atahuna...
Atahunalp Urumgalatlı'nın Amel Defteri
Atahunalp Urumgalatlı'nın Amel DefteriMehmet Mollaosmanoğlu · Profil Yayıncılık · 201358 okunma
Kaybettiğimiz ruhlara, Tam 13 yıl oldu. Eğer Tanrı varsa ve canı sıkıldıkça dünyayı çeken uydusundan burayı izliyorsa, benim gibi kadınların kanallarına denk geldikçe kanalı değiştiriyordur. Bizi eski bir Türk filmi dramında bayağı buluyordur, yüksek zümre edebiyatını seven züppe yaratıcı. Ondan ölesiye nefret ediyorum,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.