Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zar yırtılması
bir zaman sonra bildiğimiz hiçbir şey bildiğimiz gibi kalmıyor / öyle kalmıyor tanıdık dünyada yabancı / kalıyor yaşamak
Sayfa 121 - Metis YayınlarıKitabı okudu
160 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Keşanlı Ali destanı kendi halinde bir mahallenin güldürü alt temalı bir tiyatro kesiti. Tiyatro metnindeki her karakter size çok tanıdık gelecek zira ne kadar senden, bir o kadar benden, tamamıyla içimizden biri hepsi. Keşanlı Ali bu namı almış yürümüş. Mahallenin belalısı Çamur İhsan'ı öldürmüş küçümsenecek iş mi! Yatmış paşa paşa çıkacağı gün gelmiş. Vee perde! Sahne Keşanlı Ali'nin. Çünkü daha muhtar seçilecek, kafa tutacak, mahalleyi adam edecek, haraç alacak, sevdiği kadının gönlünü alacak. Hepsi tamam da bu sonuncusu zor işte be Ali. Zilha sana kızgın, Zilha sana dargın. Ne edesin de onu yola getiresin. Belki tekstin sonuna doğru. En başta dediğim güldürü alt temalı ifadesini boşa sanmayın. Fazlasıyla komedi barındırıyor. Hakiki komedi. Küfürsüz, aşağılama olmadan, hakaret etmeden, tuhaf şekillere girmeden güldürüveriyor sizi. Gözünüzde canlanıyor perde açılıyor gülüyorsunuz, kapanıyor gülüyorsunuz. O arada da düşünüyorsunuz. Mahalleden arkadaşlarla toplanmış oturuyor gibi hissediyorsunuz. Keşanlı Ali destanı ilk olarak 31 Mart 1964'te sahnelendi. Büyük ses getiren tiyatro oyunu Türkiye'de pek çok ilde 130 kez sergilendi. Yurtdışında Londra, Berlin, Hamburg, Beyrut, Münih gibi önemli yerlerde tam 342 kez oynandı. 1965'te sinemaya uyarlandı.
Keşanlı Ali Destanı
Keşanlı Ali DestanıHaldun Taner · Yapı Kredi Yayınları · 20151,942 okunma
Reklam
214 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Çok güzel bir kitap. Halide Edip Adıvar'ın okuduğum ilk kitabı. Hikaye, olaylar o kadar tanıdık ve bizden ki ne olduğunu ne olacağını biliyorsunuz. Bunu olumsuz anlamda söylemiyorum. Eminim televizyonda çeşitli versiyonlarını izlediğiniz, tanıdık bir kurgu bu sebeple tahmin ediyorsunuz ama çok etkileyici bir kitap. 100 sene önce yaşanan olayların işlendiği bir kitap ve bir bakıyorsunuz yıl 2018, yaşadığınız güncel zamanda benzer olaylar tekerrür ediyor. Tamam tarih tekerrürden ibarettir ama böyle olumsuz tekrarlar olmasın lütfen. Yani "laiklik elden gidiyeah"gibi ifadeler kullanmasın insanlar. Din olması gereken yerde, insanların kalplerinde olsun. Din sadece insanların dilinde olursa nasıl gelişir olaylar diyorsanız Aliye'yi okuyun. Hayatının baharında tertemiz duygularla ailesinden ayrılıp, ücra bir kasaba da idealleri için çırpınan ama sözde dindar insanlar tarafından katledilen Aliye'nin başına gelenleri sanki oradaymış gibi yaşayın. Bu kitabı okuyun ve okutun. Bu zamanda böyle düşünceler olurmu ya demeyin. Gündemi takip edin. Malesef din konusunda neler yaşadığımızı biliyorsunuz. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu kadar kafi sanırım. Çünkü toparlayamıyorum düşüncelerimi. Kitap harikaydı ama basım ile ilgili bir şikayetim var. Türkçe olmayan kelimeler sayfanın altında verilmişti ama beni çok rahatsız etti. Sayısına bir şey diyemeyiz neticede yazar o dönemde kullanılan kelimeleri kullanmış, orjinal olmasını anlıyorum ama basım yada sayfa yerleşimi ile ilgili bir sıkıntı hissettim.
Vurun Kahpeye
Vurun KahpeyeHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 201910,6bin okunma
Bu sahne bana bir yerden tanıdık geliyor ama hadi hayırlısı!!!
1814'te bir İngiliz Sterlini 23 Osmanlı kuruşuna eşitti. 1839'da bir sterlin 104 kuruş oldu! Ardından dış borçlanmalar geldi... 1854-1877 yılları arasında 444 milyon 273 bin 158 Osmanlı altını borç alındı. Faiz çıkınca ele geçen para 228 milyon 78 bin 151 Osmanlı altını oldu. (Alınan borçların bir kısmı Dolmabahçe, çırağan, Beylerbeyi, Yıldız saraylarının yapımına harcandı! ) Osmanlı -aynı bugün olduğu gibi- borcunu borç alarak kapatmaya çalıştı.
Sayfa 338 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Sarışın bir kaplan karışır İçimin cam ormanına Sanki bir yerlerden tanıdık Dokunsam kanayacak tadı.. Delindi gökler şimdi huzur Kayıyor dünya altımızda buzu Ne çıkar kopsa fırtınalar? Sarıldık sarmaşıklar gibi.. (Mabel Matiz - Sarışın)
Lucy, "Dünyanın herhangi bir yerine gidebilecek olsaydın nereye giderdin?" diye sordu ve Owen bu soruda çok tanıdık bir şeyler hissetti. Bu, her zaman aklında kalacak bir soruydu ve asla sormak için fırsat kollamasada diğer insanlarda genellikle merak ettiği bir şeydi. "Herhangi bir yer," dedi ve Lucy kahkaha attı, sesi hafif ve ahenkliydi. "Bu bir cevap değil." "Kesinlikle öyle," dedi, çünkü doğruydu, onunla ilgili en doğru şeydi bu. Bazen tüm hayatının bir bekleme egzersizi olduğunu düşünüyordu; ayrılmak için beklemek gibi değil, sadece gitmek için bekliyordu sanki. Akvaryum yeterince büyük olsaydı hayal edilemez şekilde büyüyecek olan o balıklardan biriymiş gibi hissederdi. Ama akvaryum hep küçüktü ve evini, ailesini ne kadar severse sevsin her zaman kendi yaşamının sınırlarına çarptığını hissederdi.
Sayfa 56 - Novella Yayınları, Ekim 2016
Reklam
Şeyhmus Diken'den Diyarbakır ''ın vahim hâlini anlatan güzel yazısı...
Toza Sor Axparig! Mıgırdiç Margosyan'ın kitaplarında öylesine bir Diyarbakır anlatısı vardır ki; 1953'de daha 15 yaşında orta mektep talebesi iken şehrinden ayrılmış bir çocuğun değil, ömrü billâh o kadim surların içindeki mahallelerden ayrılmamış, hep oralarda yaşamış biri gibi. “Toza Sor” Bukowski’nin önsöz yazdığı John Fante’nin muhteşem
335 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Çile pişmanlık ve acı... Dillere kalıp yüreğe inmeyen Sevdalar... Baba hasretine yanan bir gönül... Hayatın en alt basamaklarından tırmana tırmana çıkmak ve acının zerresine göğüs germeye hayat diyorlar. Çıktığın her basamakda karşılaşacağın her durum ve onu yenme azmin seni bir basamak daha yükseğe taşıyacaktır. Tam bitti derken aslında bitmeyen
Sevdalar Sözde Kaldı
Sevdalar Sözde KaldıAhmed Günbay Yıldız · Timaş Yayınları · 20171,029 okunma
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.