"Tekbaşına kendi sorumluluğunu, çocuklarının sorumluluğunu, çıkarlarının sorumluluğunu duymak, başka bir sorumluluk tanımamak insanca bir şeyleri, iyi olanı, sevgi olanı, dost olanı yitirmek demektir."
Yoldaki kavşaklarda başka yaşamlarla karşılaşırsın, onları tanıyıp tanımamak, derinine yaşamak ya da es geçmek yalnızca bir anlık karar sonucudur; Bunu bilmesen de dümdüz ilerlemekle sağa sola sapmak söz konusu olduğunda genellikle senin varlığınla ve yanında olacak kişinin yazgısıyla oynanmaktadır.
Allah'ı bilmek, bütün kâinata ihâta eden
Rubûbiyet'ine ve zerrelerden yıldızlara kadar cüz'î ve küllî herşey O'nun kabza-i tasarrufunda ve kudret ve irâdesiyle olduğuna kat'î îman etmek ve mülkünde hiçbir şeriki olmadığına ve "Lâ ilahe illallah" kelime-i kudsiyesinin hakîkatlarına îman etmek, kalben tasdik etmekle olur. Yoksa bir "Allah var." deyip, bütün mülkünü esbaba ve tabiata taksim etmek ve onlara isnat etmek, hâşâ, hadsiz şerikler hükmünde esbabı mercî tanımak ve herşeyin yanında hazır irâde ve ilmini bilmemek ve şiddetli emirlerini tanımamak ve sıfatlarını, gönderdiği elçilerini ve peygamberlerini bilmemek, elbette bu cihetle Allah'a îman hakikatı onda yoktur. Belki küfr-ü mutlaktaki manevî Cehennem'in dünyevî tazibinden kendini bir derece teselliye almak için o sözleri söyler.
'Bir pâdişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp, hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet ise, öyle de; zâhirî mün'imleri medih ve muhabbet edip, Mün'im-i Hakikî'yi unutmak; ondan bin derece daha belâhettir...'
Bir pâdişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp, hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet ise, öyle de; zâhirî mün'imleri medih ve muhabbet edip, Mün'im-i Hakikî'yi unutmak; ondan bin derece daha belâhettir.