Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1776 yılında "bütün insanlar eşit yaratılmıştır" beyanı devrimciydi; bu fikir, o zaman yaşayan insanların büyük çoğunluğuna, saçma, akla mantığa sığmaz bir şey gibi gelecekti. Bugün bile Güneydoğu Asya'da üç milyar insanın böyle bir şeyin ilan edilmesini tuhaf bulmamasının nedeni, Batılı milletlerin çeyrek bin yıldır süren bir dünya hegemonyası sayesinde, bunun bir kültürel klişe haline gelmiş olmasıdır. Ne var ki, bir kültürel klişe bir değer değildir, hatta bir inanç da değildir; o basit bir önermedir yalnızca ve o kadar çok sorgusuz sualsiz tekrar edilir ki artık hiçbir tepki doğurmaz.
Sayfa 9 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Bu dünyayı tanımlayan değerler kesinlikle doğal değildir; bu değerler -değer verdiğimiz, iyi ve adil gördüğümüz her şey- son tahlilde tarihsel birer rastlantıdır, oluşumunun belli bir uğrağında toplumumuzun yaptığı seçimler sonucu ortaya çıkmıştır.
Sayfa 9 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Toplumların ve temel değerlerinin yükseldiğini ve çöktüğünü, genellikle de yükselişlerinin hemen ardından çöktüğünü görmek için binlerce yıl geriye gitmeye gerek yok: On beşinci yüzyıldan yirminci yüzyılın başına kadar Ortadoğu'ya, Arap dünyasına ve Güneydoğu Avrupa'nın büyük kısmına hükmeden Osmanlı İmparatorluğu artık yok. Onun hatırasına bir tek Türkiye sahip çıkıyor ama Türkiye'nin değerleri ve yurttaşlarının varoluşsal deneyimleri Osmanlı toplumundakiler gibi değil. Yalnızca bir asırlık ömrü olan ve komşusu Osmanlılarla aynı tarihlerde dağılan aynı şekilde büyük ve güçlü Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nu neredeyse hatırlayan bile yok. Peki ya Sovyetler Birliği? Onun ancak yetmiş yıl ömrü olacağını kim tahmin edebilirdi? O, özel bir akademik disiplinin konusuydu; büyük bir üniversite biyoloji ya da jeoloji gibi Sovyetoloji olmadan olamazdı -hayat ve yerküre gibi Sovyetler Birliği de ebediyen var olacak bir şey olarak düşünülüyordu. Ama o ne düşüştü öyle!
Sayfa 8 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Bizi biz yapan tarih zarfında felaketimize sebep olan şunu akıldan çıkarmamızdır: Allah Müslümanları başka hiçbir sebeple değil, sadece dünyayı kafirlerin başına yıksınlar diye yarattı. Sebep bu olmasaydı ne Hicret ve akabinde Fetih vuku bulur, ne de bizim beş vakit ezanımız olurdu.
200 syf.
3/10 puan verdi
İki tarihçi tarafından yazılan bu kitap Timur’un hayatını anlattığını düşündüğüm için alırken çok ilgimi çekmiştir. Ancak kitaba başlayınca anladım ki kitap, tarih kitabından daha çok bir roman gibi oldukça gereksiz betimlemelerle süslenmiş en basit bir doğum hadisesini 4 sayfada çok boş yere doğa betimlemeleriyle anlatmayı tercih etmişler. Daha kitabın 41. sayfasında Timur’la ilgili çok sıkıntılar çektiğini, savaşlar yaptığını, ihanetlere uğradığını, esir düştüğünü ve defalarca ölümün eşiğinden döndüğünü anlatmasına rağmen, o sayfaya kadar Timur’un yaşadığını söyledi bu olaylardan her hangi biri anlatılmamış. Yazarlarımız bunun yerine bir tarih meraklısı olan benim gibi okurları gereksiz süslü cümlelerle yormuşturlar. Son önerim olarak tarih meraklıları uzak dursun!cüneyt kanat
Cüneyt Kanat
Cüneyt Kanat
Mustafa Alican
Mustafa Alican
Timur
Timur
Timur
TimurMustafa Alican · Yeditepe Yayınevi · 2018169 okunma
Ben böyle birini tanıyorum (Erdal Abdioğlu) :)
Seninle Mendel'e gideceğim," diye söz vermişti, "o her şeyi bilir, her şeyi tedarik eder, en ulaşıl- mayacak kitabı, en unutulmuş Alman antikacıda bulur, getirtir. Viyana'daki en yetenekli adamdır, ayrıca ilginç biridir, tarih öncesinden kalma, soyu tükenmiş bir kitap dinozorudur.
Reklam
Yıllardır konuşuyoruz; görüyorum ki, hala Osmanlı'yı hafife alanlarımız var. Dünyada kurulmuş imparatorluklar -en kabadayı- yüz elli iki yüz yılda paramparça olduğu halde, Osmanlı İmparatorluğu'nun neden altı yüz yıl sürdüğünü hiç düşündünüz mü? Bütün imparatorluklardan gereken tarih dersini almış ve buna göre çekirdek model kurmuştur da ondan!
Ketebe Yayınları
“Vatan bu halde durdukça sana bir an boş oturmak, zevk ve sefa sürmek, gülmek, oynamak, mesirelere gitmek, süslü ve şık gezmek helal olamaz. Sen devamlı araştırmak, detaya inmek, okumak ile meşgul olacaksın; sen devamlı vücudunu sağlamlaştırmaya, askeri zorluklara dayanmaya çalışacaksın. Sen nefsin için vatanın için daima bir gaye ve ihtiras içinde yaşayacaksın .”
Sayfa 42
“İsminin anlamı kum olan Remle, M.S. 716 yılında Emevi halifelerinden Abdülmelik‘in oğlu Süleyman tarafından kurulmuş ve bazı dönemlerde Kudüs’ten dahi daha büyük şehir haline dönüşmüştür.”
Sayfa 72 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
“Fatih’in Sarayı’nda Gregçe ve Latince eserlerden bir kütüphane kurduğu, hümanist Ciriaco d’Ancona’yı ve Amuritzes gibi Grek âlimlerini sarayında kabul ettiği, İtalya’ya kaçmış olan Grek âlimlerini İstanbul’a çağırdığı tarihi bir gerçektir.”
Sayfa 67 - Kronik KitapKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.