Şark
üstünde çıplak
esirlerin
aç geberdiği toprak!
Şarklıdan başka herkesin
ortak malı olan toprak!
Açlığın kıtlıktan öldüğü diyar!
Ağzına kadar
buğdayla dolu ambar!
Avrupa'nın ambarı!
Ömer bin Abdülaziz halife olduğu zaman farklı memleketlerden bir çok heyet gelerek halifeyi tebrik etmişti. Bu heyetlerden biri de Hicaz heyeti idi. İçlerinden sözcü seçtikleri bir çocuk, arkadaşları namına söz söylemek isteyince halife:
-Senden yaşlılar dururken niçin seni sözcü seçtiler? dedi.
Çocuk:
-İnsan iki uzvuyla insandır. Biri kalbi, diğeri ise dili. Allah'ın kendisine güzel bir lisan ve temiz bir kalp verdiği bir kulun konuşmasında ne gibi mahsur olabilir? Konuşmak ve öne geçmek hakkı yaşlıların olsaydı hilafet koltuğuna oturacak sizden daha yaşlı birçok ihtiyar bulmak hiçte zor olmazdı, diye cevap verdi.
Halife bu cevap karşısında şaşırdı ve çocuğun yaşını sordu. On bir yaşında olduğunu duyunca,
'Cahil bir adam kavminin en büyüğü de olsa, huzurunda meclisler kurulduğu zaman küçülüverir.' manasına gelen beyit okumaktan kendini alamadı.
Tarih Ambarı- Selman Kılınç
Yedikıta Dergisi
Mümkün olduğunca demiş. Mümkün değil. Konu kapandı.
Rus Çarı 1. Petro'nun vasiyetnamesi, Rusya'nın Osmanlı Devleti'ne yönelik politikalarını en iyi anlatan ve özetleyen belgedir. Söz konusu vasiyetnamenin 9. ve 11. maddeleri şöyledir: Madde 9: Mümkün olduğunca İstanbul ve Hindistan'a yaklaşmak gerek Bunlara egemen olan güç, tüm dünyaya da egemen olacaktır. Sürekli olarak bazen Türklerle bazen de Perslerle savaşa girilmeli. Karadeniz üzerinde üsler kurulmalı ve yavaş yavaş bu denizin tümüne egemen olunmalı. Hızla İran'ın zayıflaması sağlanmalı ve bu suretle Basra Körfezi'ne inilmeli. Suriye ile ilişki kurup, Levant (Doğu) ticareti ele alınmalı, Dünyanın ambarı Hindistan'a doğru inilmeli, oraya vardıktan sonra İngiltere'nin adalarına yaklaşılmış olunur. Madde 11: Avusturya ile ilgilenip, Türkleri Avrupa'dan atmalarına yardımcı olmak ve onun İstanbul üzerinde oluşabilecek isteklerine gem vurmak gerek Bunun için de Avrupa'nın başka devletleri ile aralarında bir savaş çıkartmak, ya da kendisine daha sonra geri alınabilecek bir savaş fetih payı, ganimet verilmeli.
Sayfa 21 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Gün olur, bırak patates ambarına çevirmeyi kapısından bile geçemezsin.
1945-1948 yıllarıydı. Ben ilkokula gidiyordum. Lisi Köyü'nden Galli, çok zengin bir Rum'du ve patates sökmek için amelelerini hep bizim köy olan İnönü'den (Sinde) temin ediyordu. Ben de annemle patates toplamaya giderdim. Galli, hemen her gün köyümüze gelirdi. Bir keresinde, benim de hazır bulunduğum bir sırada, 1958'de şehit olan Ali Yorgancı'ya, köyümüzde camiyi göstererek "Re Ali, bu cami olsa olsa ancak patates ambarı olur re. Gün gelecek ben bu camiyi patates ambarı yapacağım" demişti ama biz o zaman onun manasını anlayamamıştık.
Sayfa 42 - Anı'yı anlatan: İsmail SadıkoğluKitabı okudu
İnsanlığın avcılık-toplayıcılık anlayışından evrilerek yerleşik hayata ilk geçildiği, tarımsal üretimin başlayıp ve medeniyetlerin ortaya çıkması itibariyle bugün güney ırak ile İran bölgesinde yaşamış olan Sümerler MÖ 4000 yılları başlarında sınırları kanallar veya sınır taşları ile belirlenmiş olan ve (site) adı verilen yaklaşık 12 şehir